Çıkma teklifi için alışılmadık bir yöntem. | Open Subtitles | هذه طريقة غير معتادة للحصول على موعد غرامي |
Değer kavramı sınırdayken, insanların nasıl sosyal iletişime geçebildiklerini anlamak için oyun kuramı ve sinir biliminden gelen alışılmadık bir araç kombinasyonu kullanacağız. | TED | سوف نقوم باستعمال مجموعة غير معتادة من الأدوات من نظريّة اللعبة و علم الأعصاب لفهم كيفيّة تفاعل النّاس اجتماعيّا عندما تكون المبادئ على المحكّ. |
- Olağandışı transferler, her ne bulursan, gerisini biliyorsun. | Open Subtitles | او اي تغيرات غير معتادة انتي تعلمين كيفية البحث العميق |
- Olağandışı transferler, her ne bulursan, gerisini biliyorsun. - Emredersiniz. | Open Subtitles | او اي تغيرات غير معتادة انتي تعلمين كيفية البحث العميق |
Böyle şeylere alışkın değil ve sen ödünü patlattın! | Open Subtitles | إنها غير معتادة على هذا العمل وأنت تقتلها خوفاً هكذا |
Sanırım seni bu açıdan görmeye alışkın değilim. | Open Subtitles | فهمت. أظنني غير معتادة على رؤيتك من هذا المنظور. |
- Beklenmeyecek derecede hızlı. | Open Subtitles | بسرعة غير معتادة. |
diğer New Yorkluların ne kadar boş vakti varsa o kadar boş vakitleri var, onlar sadece vakitlerini sıradışı bir şekilde harcamayı seçiyorlar. | TED | لديهم فقط نفس وقت التسلية كما لدى أي نيويوركيين آخرين، إنهم فقط يختارون من حين لآخر أن يقضونه بطريقة غير معتادة. |
- Bu bizim için alışılmadık bir durum, değil mi? | Open Subtitles | -حالة غير معتادة بالنسبة لنا, أليس كذلك ؟ |
Vay canına! Çiftçilikte alışılmadık bir şey. | Open Subtitles | هذه الأمور غير معتادة في الزراعة |
Hiç alışılmadık bir izleme tekniği. | Open Subtitles | هذه تقنية مراقبة غير معتادة |
Ya da onun kadar güçlü. Ve buna alışkın değil. | Open Subtitles | أو بمثل قوتها، وهي غير معتادة على ذلك |
Jiroskoplar ağırlığımı uçarken dengelemeye alışkın değil ama bu gece ayarlarını yapabiliriz değil mi baba? | Open Subtitles | البوصلة الجيروسكوبية غير معتادة عن التعويض عن وزني في الطيران... لكن بإمكاننا تبديلها لاحقاً الليلة , إليس كذلك , يا أبي ؟ |
Özür dilerim ama ayağa kalkıp yürüyebilen hastalara pek alışkın değilim. | Open Subtitles | آسفة لكنني غير معتادة على مرضى يقومون ويأخذون جولة |
Sanırım Chuck'ın bencilce olmayan bir şey yapmasına alışkın değilim. | Open Subtitles | اعتقد اني فقط غير معتادة على رؤية (تشاك) يفعل اي شيى بتفاني |
- Beklenmeyecek derecede hızlı. | Open Subtitles | بسرعة غير معتادة. |
Ve bence bunu sıradışı bir şey yaparak harcamalısınız çünkü bunlar bonus dakikalar. | TED | وأعتقد أن عليكم أن تقضوها في فعل أشياء غير معتادة لأنها دقائق إضافية. لم تكونوا ستحصلون عليها بأي حال. |
sıradışı bir karışım bir olduğunu söyledi doktor. | Open Subtitles | الطبيب أفاد بأنه مركب بكميات غير معتادة وأنني محظوظة لأنني لم أمت |