"فأتت" - Translation from Arabic to Turkish

    • geldi
        
    • gelmiş
        
    O gece şehri sonsuza kadar terk edecekti veda etmek için geldi. Open Subtitles كانت ستغادر تلك الليلة للأبد، فأتت هنا. أتت للوداع.
    Bir gün, atları sularken sessizce ahıra geldi ve aniden üzerime çıkıp kukusunu enseme sürttü. Open Subtitles وفي يوم من الأيام , كنت أسقي الخيول فأتت بهدوء إلى الاسطبل فقفزت علي وفركت عضوها التناسلي على رقبتي من الخلف
    O yüzden yardım için bana geldi. Kriz anında sakinimdir. Open Subtitles فأتت إلي طلباً للمساعدة، أنا هادئ جداً خلال الكوارث
    Bugün, Jarvis'te kahvaltı yaparken önüme bir gazete geldi ve gazetede .'Kanadalıların yaptıtklarına inanabiliyor musunuz Biz neden böyle bir şey yapmıyoruz.' yazıyordu. Open Subtitles كنت هذا الصباح في "إيتي جارفيس" أتناول فطوري. فأتت إليَّ نادلة
    O yüzden beni görmeye gelmiş. Open Subtitles قالت إنك لاترد على مكالماتها فأتت لرؤيتي
    O yüzden cesedi teşhis etmeye kızın kardeşi geldi. Open Subtitles فأتت أخت الفتاة لتتعرف على الجُثة
    Tüm gücüyle bağırdı ve devriye geldi. Open Subtitles لقد صرخ محدثاً ضجة عالية, فأتت الحراسة
    - Ya da her zamanki gece yarısı masturbasyonu telefon konuşmalarınızdan birini yapıyordunuz, ve koşarak buraya geldi. Open Subtitles - أو استثارتك آخر الليل على أحد اتصالاتها فأتت تجري إلى هنا
    Eğer biri olur da bir şey soracak olursa JC Penney'den geldi. Open Subtitles لو سأل أي احد عنها "فأتت من متجر "جي سي بيني
    sonunda, Ingiltere'ye uçmak için, Lizbon'da havaalanında beklerken, bir kadın annemin yanına sokuldu. Defalarca yıkandığından içi görünen bir elbise giyinmiş, birbirinden aç 5 çocuğu ile annemi gördü. Yanına geldi ve neler olduğunu sordu. TED ولكن عندما وصلنا إلى لشبونة، في المطار، ونحن في الطريق إلى إنجلترا، وكانت هناك تلك المرأة، التي لمحت أمي في الفستان الذي قد غُسل مراراً وتكراراً، لدرجة أنه أصبح شفافاً، ومعها خمس أطفال يبدو عليهم الجوع، فأتت إلينا وسألت والدتي عن الذي حدث،
    Bizimle yaşamak için buraya geldi. Open Subtitles فأتت هنا لتعيش معنا
    Kadın basmış, polis dört dakika geçmeden gelmiş ama o bile yetmemiş. Open Subtitles لقد فعلته، فأتت الشرطة إلى هنا ،في أقل من أربع دقائق لكن حتى وقتئذ كان الأوان قد فات
    David'in yürüyüş yaptığını biliyormuş. Doğruca buraya gelmiş. Open Subtitles كانت تعرف ان (ديفيد) يمشى فأتت على الفور
    Sonra kuşların aklına bir fikir gelmiş. Open Subtitles فأتت الطيور بهذه الفكرة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more