"فأخبرني" - Translation from Arabic to Turkish

    • söyle bana
        
    • söyleyin
        
    • söylemen
        
    • olursa haber
        
    • olduğunu söyledi
        
    Bunları nereden bildiğini bilmiyorum ama söyle bana, nerede? Open Subtitles لست أعرف كيف تعرف هذه الأمور لكن أخبرني أين هي لو تعرف أين هي فأخبرني أين زوجتي
    Bunları nereden bildiğini bilmiyorum ama söyle bana, nerede? Open Subtitles لكن أخبرني أين هي لو تعرف أين هي فأخبرني أين زوجتي لا يجب أن أبوح بذلك
    Eğer etmeyecekseniz, şimdi söyleyin de başkasına sorayım. Open Subtitles وإذا لم تكونوا فأخبرني الآن لأبحث عن غيركم
    Bay Tobin, pişmanlık duyuyorsanız, bana paranın yerini söyleyin. Open Subtitles اذا كنت تبحث عن التوبة ، سيد توبن فأخبرني فقط عن مكان المال
    Günü annenle geçirmek yerine kuzeninle geçirmek istiyorsan, söylemen yeter. Open Subtitles إذا ماكنتَ ترغبُ بقضاء يومكَ مع قريبتكَ و ليس مع والدتكَ، فأخبرني بذلك فحسب.
    İşini zorlaştırmak için yapabileceğim bir şey olursa haber ver. Open Subtitles لو يمكنني فعل آي شيء لأجعل من الأمر مثيرا لك ، فأخبرني
    Ofisine gittim Bayan yönetici ve asistanın burada olduğunu söyledi. Open Subtitles ذهبت لمكتبك يا آنستي المديرة التنفيذيّة، فأخبرني مساعدك أنّك هنا.
    Eğer o yapmadıysa, lütfen söyle bana ne oldu? Open Subtitles إذا لم تكن هي، فأخبرني رجاءً ما الذي حدث بحق الجحيم؟
    ya da biri seni sıkıştırdıysa, söyle bana. Open Subtitles أو إذا كان هُناك شخصاً ما أجبرك على فعل ذلك ، فأخبرني
    O zaman söyle bana Kütüphaneci. Onu nasıI yapacaksın? Open Subtitles فأخبرني إذاً، يا "أمين المكتبة"، كيف تنوي فعل ذلك؟
    Eğer bir şey yaptıysam, söyle bana. Open Subtitles إن فعلت أمر خاطئ فأخبرني فقط
    Eğer olduğunu iddia ettiğin kişiysen, söyle bana. Open Subtitles إذا كنتِ من تقولين أنك تكونين، فأخبرني!
    yasal işler hakkında, ...o nedenle neyin komik olduğunu söyleyin bana. Open Subtitles يختص بأمور قانوينة فـ.. فأخبرني مالذي جعلها مضحكة
    Karavandaki sizdiyseniz ve adını öğrenmemi sağlayacak herhangi bir şey dediyse söyleyin. Open Subtitles إن كنت بالشاحنة و قالت شيئًا ما من شأنه إعلاميّ بإسمها، فأخبرني به
    Pekala, madem hiçbir şey unutmuyorsunuz, söyleyin: Open Subtitles إن كنت لم تنسى شيء ، فأخبرني بهذا
    - Bana güvenmiyorsan, söylemen yeter. Open Subtitles إن لم تكن تثق بي، فأخبرني هذا فحسب
    - Bana güvenmiyorsan, söylemen yeter. Open Subtitles إن لم تكن تثق بي، فأخبرني هذا فحسب
    Eğer benimle olan ilişkini bitirmek istiyorsan, söylemen yeterli ben de Afrika'ya gelmek zorunda kalmam. Open Subtitles إن كانت هذه نهاية علاقتنا فأخبرني وسأختصر على النفسي الذهاب لـ(أفريقيا)
    Başka bir şeye ihtiyacın olursa haber et yeter, tamam? Open Subtitles إذا إحتجت لأيّ شيءٍ آخر فأخبرني فحسب، إتّفقنا؟
    Başka yardıma ihtiyacın olduğu bir konu olursa haber vermen yeterli. Open Subtitles إن احتجتَ عوناً إضافيّاً يوماً ما فأخبرني
    Başka bir şeye ihtiyacın olursa haber et yeter, tamam? Open Subtitles إذا إحتجت لأيّ شيءٍ آخر فأخبرني فحسب، إتّفقنا؟
    Patronuna sordum ve bana silahın iyi olduğunu söyledi. Open Subtitles لقد سألته فأخبرني بأن الأسلحة لا بأس بها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more