Biz tüm cellat daha iyi bir sınıf , ihtiyacınız var demektir. | Open Subtitles | فهذا يعني أننا بحاجة إلى فئة أفضل من الجلادين، هذا كل شيء |
Atlarla başlayabiliriz, çok direkt bir kategori. | TED | يمكننا أن نبدأ بالخيول وهي فئة واضحة جدا. |
Ama basit şeylerin aynı zamanda çok önemli olan, bir diğer sınıfı vardır. | TED | لكن توجد فئة أخرى من الأشياء البسيطة، التي تكتسي أهميةً كبرى هي الأخرى. |
Pekâlâ, belki bir yerlerde 50 bin tutarında 20'lik kalmıştır. | Open Subtitles | حسنا، ربما اجد خمسون ألف فئة عشرينات ملقاة بمكان ما |
Hopper'a senin En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde olacağını ve benim de Yardımcı Kadın Oyuncu'da olmaya karar verdiğimi nerenden uydurup söyledin? | Open Subtitles | من أين لك الحق أن تخبري هوبر أنك ستكوني في فئة أفضل ممثلة و أني قررت أن أكون في فئة الممثلة المساندة؟ |
Örneklemdeki her yaş grubu için tahmin edilen değişiklikleri rapor edilen değişikliklerle karşılaştırdılar. | TED | ومع كل فئة عمرية من المشتركين في هذه التجربة، قارن الباحثون النتائج المتوقعة بالنتائج المسجلة بالفعل. |
Bin tane-- 10,000 yenlik... üçbin tane 5,000-yenlik... ve beşbin tane de 1,000-yenlik banknotlar halinde olacak. | Open Subtitles | ألف ورقة نقدية من فئة 10 آلاف ين ثلاث آلاف ورقة نقدية من فئة 5 آلاف ين و خمس آلاف ورقة نقدية من فئة الألف ين |
Tiyatroya doğru yola çıktınız, ve cüzdanınızda iki tane 20 dolarlık banknot var. | TED | أنت في الطريق الى المسرح، وفي محفظتك لديك ورقتين فئة عشرين دولاراً. |
Düşünecek olursanız, biz olmazsak hayatınız nasıl olur diye gösteri yapacak bir grup varsa, o da kapıcılar. | Open Subtitles | تعتقدون أنه إذا كانت هناك فئة من الناس لا تريد التظاهر، عن كيف ستكون الحياة بدونهم، فهم البوّابين. |
Köprüdeki demir yolu kesinlikle ikinci sınıf 15 millik bir hıza uygun. | Open Subtitles | مرتفعة وبدقة من فئة 2، السرعة محدّدة في 15 ميلاً في الساعة |
Küçük bir azınlığın, cinsiyet, gelir, ırk ve sınıf farklılıklarını kullanarak çoğunluk üzerinde egemenlik kurmasından yoruldum artık. | TED | أنا سئمت من السلطة التي يملكها فئة قليلة من الناس على الأكثرية من خلال الجنس والدخل والعرق وحتى الطبقة |
Üçüncü sınıf... SeaWorld'e sınıfça gezi. | Open Subtitles | الصف الثالث فئة الرحلة الميدانيه لرؤية العالم |
Gerek yok, bu sıradan bir füze. İlk kategori ne? | Open Subtitles | لن نحتاجه ، سنحتاج صاروخاً عادياً ما أول فئة لديك ؟ |
O yüzden teknik olarak, yarışma her kategori için yapılacak karara göre başlayacak. | Open Subtitles | حتي من الناحية الفنية ، ستبدأ المسابقة من كل فئة |
Fakat bir işçi sınıfı var ki onlar için bu hikâye çok farklı olmuştur. | TED | ولكن يوجد فئة معينة من العمال الأمر بالنسبة لهم مختلف قليلًا. |
Bunlar da aynı böcek ilaçları, piretiroid sınıfı, cibinliklere konulanlardan. | TED | وهذه هي نفس المبيدات الحشرية من فئة البيريثرويد، التي يتم وضعها في هذه الناموسيات. |
Bin tane 10,000 lik... üçbin tane 5,000 lik... ve beşbin tane 1,000 lik banknotlar halinde. | Open Subtitles | ألف ورقة نقدية من فئة عشرة آلاف ين ثلاث آلاف ورقة نقدية من فئة خمسة آلاف ين و خمس آلاف ورقة نقدية من فئة الألف ين |
100'Iük ve 50'lik banknotlar. En az 10 farklı seriden. | Open Subtitles | فئة مئات و خمسينات نريد ما لا يقل عن 10 أرقام تسلسلية مختلفة |
40 yaş altı girişimciler için genç kategorisinde New South Wales Yılın Girişimcisi ödülünü kazandığımızda şaşırmıştık. | TED | الآن، لقد كنا متفاجئين عندما فزنا بجائزة رواد الأعمال في نيو ساوث ويلز للعام في فئة رواد الأعمال الشباب تحت سن 40 عام. |
Dinozorlar, bir kuş grubu ve bu grubun küçük bir kısmı. | TED | الديناصورات، فئة من الطيور، ليست سوى نسبة ضئيلة من ذلك. |
Bunun tersine, içinde altı tane bir dolar olan tabağı alıp, aynı buzdolaplarına koydum. | TED | أخذها الناس. على النقيض، أخذت لوحة مع ست ورقات من فئة الدولار، وتركت تلك اللوحات في نفس الثلاجات. |
Er ya da geç, bir grup diğerlerini mağlup edecek. | Open Subtitles | عاجلا أم آجلا ، فئة واحدة ستفوز على الآخرين |
Mercedes S serisi bir araba gördüm. Çocuğun üstüne kapıyı kapatmaya çalışıyorlardı. | Open Subtitles | ورأيت مرسيدس فئة إس تحاول إغلاق الباب على الصبي |
- Bakın, bunu hemen aşağıdaki sanat sınıfına götürmeliyim çünkü üzerine muz koyacakları bir şeye ihtiyaçları var resim çizmek için. | Open Subtitles | أنا فلدي الحصول على هذه الى فئة الفن سريعة الحقيقية. انهم بحاجة الى شيء لوضع الموز على، حتى يتمكنوا من استدراجه. |
Bak, çıtır kızlardan korunmak için kadınlara karşı dövüş dersi almıştım ve çok sert bir dersti. | Open Subtitles | حسنا، أخذت فئة الدفاع عن النفس للنساء لالتقاط الكتاكيت، والقرف أنها يعلمك هناك في الملعب. |
Dolayısıyla yüz dolarlık bir banknot aldık ve onu 10.000 ufacık parçaya ayırdık, ve bununla Mekanik Türk'ü besledik. | TED | لذا فقد جئنا بورقة من فئة 100 دولار و قسمناها الى 10,000 قطعة صغيرة، وأدخلنا القطع الصغيرة في ترك الآلي. |
Virgül; güzel saçlar kategorisi, parantez içinde; güçlü. | Open Subtitles | فاصلة، فئة الشعر الجميل، بين قوسين، قويّ |
Hiçbir zaman 5 dolar alamadıklarından kıskanıyorlar. Peki küçük kardeş alabildiler mi? | Open Subtitles | إنهم غيورات فحسب لأنهم لا يحصلون على دولارات من فئة الـ 5 |