Hırsızlıktan, silahlı soygundan, saldırıdan ve ölümcül silahla saldırmadan hüküm giymiş. | Open Subtitles | مُتهم بالسَّلْب، سطو مُسلّح، الهجوم عمدًا، الاعتداء بسلاح فتّاك |
şansımı ölümcül bir mücevher hırsızıyla denemeyi tercih ederim. | Open Subtitles | أفضّل المجازفة مع لصّ مجوهرات فتّاك |
Şansımı ölümcül bir mücevher hırsızıyla denemeyi tercih ederim. | Open Subtitles | أفضّل المجازفة مع لصّ مجوهرات فتّاك. |
İnanılmaz ölümcül bir nörotoksin. | Open Subtitles | . إنّه سمٌّ عصبي فتّاك بشكل لايصدق |
Böylece dünyadaki hemen her canlı siyanür kadar ölümcül bir gaza maruz kalmıştı. | Open Subtitles | فقد تعرضت معظم المخلوقات على الكوكب (لغاز فتّاك كالـ (سيانيد |
Noah Hobbs ölümcül virüse maruz kaldığı zaman, | Open Subtitles | لذا أصبَح فتّاك عندما تعرّض (نوح هوبز) به |
Ve Mason kızgın, o ölümcül, o eğitimli bir katil. | Open Subtitles | و (مايسون) غاضب إنه فتّاك وقاتل مدرب |