"فخذه" - Translation from Arabic to Turkish

    • kalçasında
        
    • kalçasından
        
    • kasıklarına
        
    • Kalça
        
    • uyluk
        
    • baldırına
        
    • Kalçasına
        
    • kalçasının
        
    • Uyluğundaki
        
    • kalçasındaki
        
    Tam olarak iyileşmemiş iki adeti göğsünde, biri de kalçasında olmak üzere, vücudunda üç adet mermi deliği izleri taşırdı. Open Subtitles لديه ثُقبا طلقات ناريّة غير مُكتملا الشفاء في صدره وثُقب آخر في فخذه
    Hemen harekete geçti ve çatışma sırasında el bombasıyla kalçasından ve sağ elinden ağır biçimde yaralandı. Open Subtitles لقد قام بشن حرب عنيفة على الفور حيث قنبلة يدوية أنتجت عن جرح غائر في يده اليمني و مزقت فخذه
    Evet! Evet! kasıklarına çalış! Open Subtitles أجل ، حطم فخذه المعذرة ، أيمكنك التقاط صورة لنا؟
    Kalça kısmında, tıbbi kayıtlarındaki traktör kazasıyla uyuşan büyük bir yara var. Open Subtitles ندبة ضخامية على فخذه متّسقة مع حادث الجرّار في السجلات الطبية
    Sol uyluk başı aşırı derecede mineral kaybettiğini gösteriyor. Open Subtitles رأس عظم فخذه الأيمن يوضح زوال معادن شديد
    Tut mektup açacaklarından birini, baldırına sapla, sonra da kanamasını izle. Open Subtitles أعني، في المكتب، صحيح؟ أمسكِ أحد تلك فاتحات الرسائل، وأطعنيه في فخذه وراقبيه ينزف.
    Savaşta yaralanmış. Kalçasına bir mermi almış. Open Subtitles لقد جُرح في المعركة أصيب بطلقة في فخذه
    "Sağ kalçasının üst kısmında büyük, mor bir doğum lekesi var." Open Subtitles "وحمة أرجوانية كبيرة فى أعلى فخذه الأيمن"
    Uyluğundaki bütün kanını kaybetmiş. Open Subtitles يفقد كل دمائه في فخذه.
    Doktor, kalçasındaki yaranın öldürücü bir yara olmuş olması gerektiğini söyledi. Open Subtitles يقول الطبيب أن الجروح داخل فخذه كانت قاتلة
    Cesedinde, siyah peruktan dökülmüş sentetik saçlar ve kalçasında ısırık izleri bulduk. Open Subtitles وجدنا شعرات صناعية على جسمِه من باروكة سوداء وعضات على فخذه
    Sana göz süzen şu tip var ya sol kalçasında bir bıçak taşıyor. Open Subtitles ذلك الدلو ، الذي يرمقك بنظرات رومانسية لديه سكين عند فخذه الأيسر
    Vurulduğu gece, kolundan iki 38'lik mermi kalçasından da diğer iki mermiyi çıkardım. Open Subtitles الليلة التى تم اطلاق النر عليه سحبت طلقتان من ذراعه و طلقتين من فخذه
    Kanamayı durdurmak için kalçasından bağlamalısın. Open Subtitles يجب أن تربط هذا على فخذه لتوقف النزيف
    1870 yılında doğan Bay Fish ucuna çivi çakılı sopalarla kıçına şaplak yemekten ve kasıklarına dibine kadar iğneler sokmaktan hoşlanırdı. Open Subtitles سيد فيش ولد فى 1870 كان يستمتع بالضرب بمجداف به مسامير حشو الأبر داخل فخذه
    Michael Jackson'ın sahnede kasıklarına davrandığından daha da saldırgan... Open Subtitles أكثر عدوانية من مايكل جاكسون عندما يعامل فخذه على المسرح
    - Çengeli mi? - Kalça kemiği ortadan ikiye bölünmüş ve gövdesini deliyor. Open Subtitles لقد انكسر عظم فخذه نصفين، وثقب جذعه
    O yükseklikte ve o hızla uyluk ve Kalça kemiğindeki eklem yerinden çıkmış olmalı Open Subtitles من هذا الإرتفاع والسرعة التي كان يركض بها لابد أنّه تسبب في خلع فخذه من منطقة حوضه - لا يمكن انّ يكون بهذا السوء -
    uyluk kemiği kırılmış 4 yaşında bir çocuk. Canı ne kadar yanıyordur, biliyor musun? Open Subtitles إنه طفل ذو 4 سنوات وبكسر في فخذه, أتعلمين مقدار ألمه ؟
    Noksan tombul baldırına bir ok sapladıktan sonra yarma, bir salaktan ödünç aldım. Open Subtitles حسنًا، استعرته من هذا الضخم السخيف بعد أن نشبه (باك لاك) بسهم في فخذه
    Kalçasına mermi saplanmış. Open Subtitles لقد اصيب في فخذه ويفقد الكثير من الدماء
    kalçasının yakınlarında. Open Subtitles في مكان مرتفع جداً على فخذه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more