Ehliyet almak için devlet dairesine gittim. | Open Subtitles | فذهبتُ إلى مبنى المحـافظة للتقدّم بطلب للحصول على ترخيص |
Koşuya çıkmıştım, ve bağırışmaları duydum, bu yüzden yardıma gittim. | Open Subtitles | كنتُ في الخارجِ أعدو، وسمعتُ صراخاً، فذهبتُ للمُساعدة. |
Ertesi gece onunla yüzleşmek için sahne arkasına gittim. | Open Subtitles | فذهبتُ إلى الكواليس في الليلة التالية لمواجهته |
Amerikan Kalp Derneği Ulusal Merkezi Bu yüzden, bu kuruluşların merkezine kendi başıma gittim. | Open Subtitles | فذهبتُ إلى المركز الرئيسي لهذه المنظمات بنفسي. |
Oraya gittim ve sonra buraya kadar onu takip ettim. | Open Subtitles | فذهبتُ هناك ثم تبعته إلي هُنا. |
Evine gittim ama taşınmış. | Open Subtitles | فذهبتُ إلى منزله، وكان قد ارتحل عنه |
Frank'in yardımına ihtiyacım olduğunu biliyordum, bu yüzden Darnell'den onu işe almasını rica etmeye gittim. | Open Subtitles | (عرفتُ أنني أحتاج إلى مساعدة (فرانك فذهبتُ لأقنع (دارنيل) باستخدامه |
Ben de, "Bir dakika." dedim Sonra annemin odasına gittim, acaba gelmek ister mi diye sormak için? | Open Subtitles | "فقلتُ لها "انتظري دقيقة ...فذهبتُ إلى غرفة أمي لأرى إن كانت تريد الذهاب |
O yüzden ben gittim. | Open Subtitles | فذهبتُ إلى هناك. |
Christine ağladı, sen gittin. Michael Vincent ağladı, ben gittim. | Open Subtitles | بكت (كريستين)، فذهبتِ أنتِ، وبكى (مايكل فنسنت)، فذهبتُ أنا. |
Ben de Canadian Tire'a gittim -- (Gülüşmeler) ve birkaç plastik torba, selo bant, gölge bezi, kronometre, kağıt elbise ve burunluk aldım. | TED | فذهبتُ إلى شركة الإطارات الكندية (ضحك) واشتريتُ بعض الأكياس البلاستيكية والأشرطة اللاصقة والقماش الداكن اللون، وجهاز توقيت وبدلة ورقية وجهاز تنفس اصطناعي. |
Bu yüzden, Alice'in odasına gittim. | Open Subtitles | "فذهبتُ إلي غرفةِ"ألـس |
Saraya gittim. | Open Subtitles | فذهبتُ للقصر |
Ama ben merak ettim. Bu yüzden de... | Open Subtitles | -أما أنا فانتابني الفضول ، فذهبتُ إلى ... |
Ama ben merak ettim. Bu yüzden de... | Open Subtitles | -أما أنا فانتابني الفضول ، فذهبتُ إلى ... |