Evet, ben gidersem bir boşluk oluşur ama benim diğer tarafta destek kuvvetleriyle birlikte yeni malzemeler ve hepimize bigmaclerle geleceğimi bilerek rahatlardınız. | Open Subtitles | مؤكد، سيكون هناك فراغ في غيابي لكن يمكنكم جميعًا الشعور بالراحة بمعرفة أنني سأكون على الجانب الآخر أترأس الجهود للعودة بالتعزيزات والمؤن الطازجة |
Hayatımda bir boşluk vardı ve Walter onu doldurdu. | Open Subtitles | أظن بأن كان لدي فراغ في حياتي و قام والتر بملئه |
Kalbimde öyle büyük bir boşluk var ki hiçbir zaman dolmayacak. | Open Subtitles | وهناك فراغ في قلبي وأشعر أنني لن أشفى قط |
Cronus ve Apophis'in ölümleri diğer Düzen Efendileri'nin sömürebileceği bir güç boşluğu oluşturdu. | Open Subtitles | موت أبوفيس كرونوس خلق فراغ في السلطة حكام النظام الآخرون يحاولون استغلال الموقف |
Biliyor musun 5 yıl kadar önce içimdeki anlamsız seks ile doldurulamayacak boşluğu fark ettim. | Open Subtitles | أتعلم ماذا؟ قبل خمسة أعوام استنتجت أن هناك فراغ في داخلي |
Bu handa yer var mı? | Open Subtitles | هل لديك فراغ في هذا القن |
Bu handa yer var mı? | Open Subtitles | هل لديك فراغ في هذا القن؟ |
Zamanda boşluk bulunmazken zaman denizinde hatıralar ve kayıtsızlık denizinde yıllarca verilen sözler kaybolup gitti ve geri dönmedi ve bu topraklar daha iyi bir kader talebinde bulundu bu talebe de yalnızca günahkarlar karşılık verdi ve bunun yerine o talepleri alıp sonsuza dek, yaşamak zorunda olduğumuz o geleceğe hapsettiler. | Open Subtitles | في النهاية لا يوجد فراغ في الوقت بحر الوقت بحر الذاكرة والنسيان |
- Ailede büyük bir boşluk vardı ve onu ben doldurdum. | Open Subtitles | كان هناك فراغ في هذه العائلة . وانا ملأتة كلا . |
Uydu görüntüleri yardımıyla, mağara sisteminin varlığı için ipuçları aradım ve sonunda yüzey çöküntüsü olan bir alan tanımladık-- yani, büyük kaya parçaları, kaya yığınları-- ve bu oranın altında bir boşluk olduğu anlamına geliyordu. | TED | وقد كنت أبحث عن إشارات لوجود أنظمة كهوف عن طريق صور الأقمار الإصطناعية، وأخيرًا تعرفنا على منطقة انهيارات سطحية صخور كبيرة وأكوام صخور وذلك يعني أنه كان هنالك فراغ في الأسفل. |
Hayatımda asla doldurulamayacak öyle bir boşluk var ki. | Open Subtitles | هنالك فراغ في حياتي لا يمكن جبره أبداً |
Pekala, hayatında bir boşluk var. | Open Subtitles | حسناً، لديكِ فراغ في حياتكِ وأنا أيضاً |
Ama dinle, şu anda programımda bir boşluk var sanırım. | Open Subtitles | لكن اسمعي لدي وقت فراغ في جدولي الان |
Kan izlerinde bir boşluk var. | Open Subtitles | هناك فراغ في نمط انتشار الدماء |
Biliyor musun 5 yıl kadar önce içimdeki anlamsız seks ile doldurulamayacak boşluğu fark ettim. | Open Subtitles | أتعلم ماذا؟ قبل خمسة أعوام استنتجت أن هناك فراغ في داخلي |
Galiba aşırı tasarruf yaparak kalbimdeki boşluğu doldurmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أظن أنني كنت أحاول ملء فراغ في قلبي عن طريق الادخارات |
Başka bir açıdan bir iktidar boşluğu yaratın. | Open Subtitles | من طريقة أخرى لقد خلقت للتو فراغ في السلطة |