1,000 dolar ödüyorlar bana baba. Bu benim için çok büyük bir fırsat. | Open Subtitles | إنهم يدفعون ألف دولار لي ياأبي , إنها حقا فرصة عظيمة بالنسبة لي |
Sana Tanrı'ya bir fedakarlıkta bulunman için büyük bir fırsat verildi. | Open Subtitles | لقد أُعطيتِ بصدق فرصة عظيمة لتُقدّمي تضحيات من أجل الربّ. |
Tanıtımlar böyle yürüyor. Bu büyük bir fırsat. Halledebilirim-- | Open Subtitles | هذه كيفية إقامة المؤتمرات الصحفية إنها فرصة عظيمة, استطيع ان احل هذا |
Fakat bir başka biri, belki de kardeşi, özgürlüğe kavuşmuş gibi hissedebilir. Bunun hayatına yeniden başlamak için büyük bir şans olduğuna karar verebilir. | TED | لكن شخصا آخر، ربما يكون أخاه، قد يشعر أنه تحرر، ويقرر أن هذه فرصة عظيمة ليبدأ الحياة من جديد. |
Bu hafta 150. yıldönümü kutlamalarımız var, bu sizin içinde kabul konuşmanızı yapmak için iyi bir fırsat olur. | Open Subtitles | حفل توزيع الجوائز سيكون بعد أسبوع وهذه ستكون فرصة عظيمة لك، كما تعلم لتقديم كلمة عند استلامك للجائزة .. |
Bence bu, Ernesto'yla Alberto'ya minnettarlığımızı bildirmek için harika bir fırsat. | Open Subtitles | أعتقد هذا فرصة عظيمة لنخبر إرنيستو وألبيرتو كم نحن ممتنون لهم |
Bak, bu benim için büyük bir fırsat ve iyi gitmesini istiyorum. | Open Subtitles | هذه فرصة عظيمة لي وأريد الأمور تسير على مايرام |
O bize, NAFTA ticaret anlaşmasıyla çok büyük bir fırsat verdi. | Open Subtitles | لذا، يمنحنا فرصة عظيمة مع اتفاقية التجارة الحرة |
Bak, tüm söyleyebileceğim, büyük bir fırsat bu ve senin burda olmandan mutluluk duyacağız. | Open Subtitles | إنظر , كل ما أقوله إنها ستكون فرصة عظيمة |
Şimdi elinize büyük bir fırsat geçmiş durumda ama dikkatli olmazsanız bu fırsatı tümüyle kaçıracağınızı unutmayın. | Open Subtitles | والآن، أمامكم فرصة عظيمة هنا ولكن تذكّروا أنّكم قد تفقدونها إن لم تتوخّوا الحذر |
Bu, bizim gücümüzde bir ulusun böyle büyük bir anlaşmazlığı diplomasi ve uzlaşmayla nasıl çözebileceğini göstermek için büyük bir fırsat. | Open Subtitles | هذه فرصة عظيمة لنظهر كيف لأمه بقوتنا قادرة لحل صراع كبير مثل هذا |
Bunun benim için büyük bir fırsat olduğunu anlamadığımı mı sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدي بأنني لم أفهم بأن هذه فرصة عظيمة لي .. ؟ اذا لماذا تخليتِ عنها .. |
benim için büyük bir fırsat,profesyonel. | Open Subtitles | انها فرصة عظيمة بالنسبة لي و على المستوى الاحترافي. |
Bu dükkanı tek başıma yönetmek için büyük bir şans. | Open Subtitles | ستكون هذه فرصة عظيمة لي لإدارة المتجر علي طريقتي. |
Bu para yönetimini tartışmak için büyük bir şans | Open Subtitles | - وهذا هو فرصة عظيمة لمناقشة إدارة الأموال. |
Peki, bak, bunun iyi bir fırsat olacağını düşündüm ve annem bana bunu konuştuğunuzu söyledi... | Open Subtitles | حسنا, اسمع لقد ظننت بأنها ستكون فرصة عظيمة وأمي أخبرتني بأنكما تحدثتما في هذا الأمر |
Bu senin geri sürmen için iyi bir fırsat oldu. | Open Subtitles | سيعطيك هذا فرصة عظيمة بالتدرب . على القيادة للوراء على أية حال |
Bu, normalde alınması zor olan geri bildirimi almak için harika bir fırsat oluyor. | TED | وهي فرصة عظيمة للحصول على انطباع من الصعب الحصول عليه في حالات أخرى. |
Kendini tanımak için ve olduğun kişiyle rahat olmak için harika bir fırsat. | Open Subtitles | إنهـا فرصة عظيمة لتعرفـي نفسك و أن تكوني مرتـاحة بطبيعتك |
Mode için iyi bir şans... | Open Subtitles | هذه التغطية الفريدة.. فرصة عظيمة الى "مود" |
Az önce sana bir kez daha harika fırsat sundum ve bunu kabul etmedin. | Open Subtitles | لقد أعطيتك فرصة عظيمة للتو لتكذبي مرة أخرى لكنكِ لم تأخذيها. |
Hank'in seni sorgulamaya çağırması durumunda söyleyeceğin şeyleri Gus'la beraber oturup konuşmanız için iyi bir mazeret bu. | Open Subtitles | هذه فرصة عظيمة لأن تطلب إجتماعاً مع (غاس) حتى تناقش ما ستقوله |
- Bence de boğulmamıştır. Her şekilde, şahane bir fırsat bu. | Open Subtitles | في كلا الحالتين، هذه فرصة عظيمة |
Bu benim buradaki konumumu sağlamlaştırmak için müthiş bir fırsat. | Open Subtitles | ستكون فرصة عظيمة لي حتى أثبت مكانتي لدى أهل البلدة |
Bu harika bir fırsattı. sana hayran.. | Open Subtitles | -لماذا ؟ لأنها فرصة عظيمة ، قل أنك كنت أعمى بسبب الحب و أنك لم تكن تعلم أنها تتعاطى الحبوب المخدرة. |