"فرصة عمل" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir iş fırsatı
        
    • Bir iş teklifi
        
    • iş imkanı
        
    • iş verdin
        
    • iş imkânı
        
    • iş olanağı
        
    • iş imkanları
        
    Bu bir iş fırsatı mı, yoksa yeni bir bebek mi geliyor? Open Subtitles إطلاقاً هل هي فرصة عمل أم .. هو طفل آخر في الطريق؟
    Şirketler, girişimciler, cüretli kapitalistlerin hepsi bunun büyük bir sosyal problem olmanın yanında, büyük bir iş fırsatı olduğunu anlaması lazım. TED الشركات,رجال الاعمال, رؤوس الاموال جميعهم يجب عليها ان يعوا أن هذه فرصة عمل عظيمة وفي نفس الوقت مشكلة اجتماعية كبيرة
    Seninle konuşmak istediğim bir iş fırsatı var. Open Subtitles حقاً , لقد كان عمل رائع عندي فرصة عمل أود مناقشتها معك
    Yaptığımız şey bu şehirdeki herkese benzersiz Bir iş teklifi sunmak. Open Subtitles ما نقوم به هو تقديم هذه المدينة فرصة عمل فريدة من نوعها.
    Düşündüm ki, belki Bir iş teklifi ilgini çekebilir. Open Subtitles وقد رأيت أنني قد أستطيع أن أعرض عليك فرصة عمل.
    ABD büyük buhrandan bu yana 14 milyon iş imkanı ekledi. TED أضافت الولايات المتحدة 14 مليون فرصة عمل منذ أعمق أزمة الكساد العظيم.الكبير.
    Ne diyeceğimi bilmiyorum. Önce Jane'e iş verdin ve sonra Tessy'yi buraya taşınmaya ikna ettin. Open Subtitles لا ادري ما اقوله اولا تعطي جين فرصة عمل
    Bir iş imkânı için Amerika'dan mektup gelmişti. Open Subtitles كانت هناك رسالة وصلت من أميركا بخصوص فرصة عمل
    Bu sikkelerse, yeni bir iş olanağı sağlıyor. Open Subtitles هذه العملات, على كل حال, تفتح فرصة عمل جديده
    Detroit'e iş imkanları üzerine bir arkadaşla buluşmaya geldiğini söylemiş. Open Subtitles للحصول على فرصة عمل
    bir iş fırsatı yakaladı. Ufak bir mağaza açacak. Open Subtitles قدّ حصلت على فرصة عمل جيدة ستفتح متجر صغير.
    Şu an bir arkadaşı arıyomuş gibi bile yapmayacağım çünkü baya açıkça arkadaşım olmadığını söyledin, ama elimde ikimizin de yararlanabileceği bir iş fırsatı var. Open Subtitles لن أدعي أنني اتصل بكِ الأن كصديقة، لأنكِ وضحتي هذا الأمر. أنكِ لستِ صديقتي. لكن لديّ فرصة عمل لكِ ذات منفعة متبادلة.
    Böyle hissetmenin, gerçekten heyecan verici bir iş fırsatı elde ettiğim zamana denk gelmesi hiç de tesadüf değil bence. Open Subtitles لا أعتقد بأنها مصادفة أن تشعر بهذا الشعور.. في نفس الوقت الذي لدي فيه فرصة عمل مهمة حقاً
    Bu, benim için sadece bir iş fırsatı değil sevdiğim bir yapının mirasını da korumak anlamına geliyor. Open Subtitles ليست هذه فرصة عمل بالنسبة لي فحسب لكن طريقة لحماية مبني إثري أكن له الحب.
    Ama diğeri seni hayatta tutuyor ve sana söylemekten gurur duyuyorum ki gerçekten olağanüstü bir iş fırsatı sunuyor. Open Subtitles لكن الاختيار الآخر يبقيك على قيد الحياة و يزودك بما أفخر بالقول إنها فرصة عمل مميزة حقاً
    Bunun normal Bir iş teklifi olmadığını böyle anladım. Open Subtitles .هكذا عرفت إنها لم تكن فرصة عمل عادية
    Bir iş teklifi hakkında, Görüşmek istiyorum. Open Subtitles أود التحدث إليك حول فرصة عمل
    Onlar çok küçük işletmeler ama geçtiğimiz yılda 7,5 milyon doların üzerinde hasılatı bir araya getirdiler ve 252 iş imkanı sağladılar. TED لديهم أعمال صغيرة جدًا، لكن في السنة الماضية، حصلوا على إيرادات قدّرت بأكثر من 7.5 مليون دولار، وقدّموا 252 فرصة عمل.
    Sizinle nükleer departmanımızdaki heyecan verici bir iş imkanı... -...hakkında konuşmak istiyoruz. Open Subtitles نريد أن نناقش معك فرصة عمل مشوّقة لدى قسمنا النووي.
    Nasıl diyeceğimi bilmiyorum. Jane'e iş verdin şimdi de Tessie buraya geri taşınıyor. Open Subtitles لا ادري ما اقوله اولا تعطي جين فرصة عمل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more