"فرصة للتحدث" - Translation from Arabic to Turkish

• konuşma fırsatı
• konuşma şansı

Annenle bir kerecik bile olsa araba için konuşma fırsatı bulamadın, değil mi?
أظن لم تكن لديك فرصة للتحدث مع أمّك حول موضوع السيارة، أليس كذلك؟

Bir keresinde onunla konuşma fırsatı yakalamıştım ama nahoş bir şey olmuştu.
كانت لدينا فرصة للتحدث مع واحدة لكن شيئاً غريباً حدث

Şu avukatlardan kurtulup bir konuşma fırsatı bulduk.
مع كل هؤلاء المحامين لم نحظى بأي فرصة للتحدث

Lütfen, hepinizin konuşma şansı olacak.
من فضلكم , كلا منكم سيحصل علي فرصة للتحدث

Pilotla konuşma şansı bulabildin mi?
أن الطائرة قد اختطفت. احصل على فرصة للتحدث مع الطيار؟

Sizin konuşma şansı bulabilmek için sa-sa-sabırsızlanıyordum.
لقد كنتُ آمل أن أحصلُ على فرصة للتحدث معك

Her şey düzeldiğinden beri tedavinle ilgili bir türlü konuşma fırsatı bulamadık.
بكل ما يجري لم نرى أن هناك فرصة للتحدث بشأن علاجك

Ve bu durumun gerçekliğinden ötürü size maaşların kesintisinden ve kontratların iptalinden önce derneğinizle konuşma fırsatı vermek istedim.
وبسبب حقيقة الوضع سوف أعطيك فرصة للتحدث عن النقابات قبل أن أوقف مرتبات التقاعد وألغي العقود

- Nihayet bana ilk mağlubiyetimi yaşatan adamla konuşma fırsatı.
أخيرًا فرصة للتحدث مع الرجل الذي أذاقني أول هزيمة

Sizinle konuşma fırsatı yakalamayı umuyordum.
لقد كنت آمل على أن تأتيني فرصة للتحدث معك

TED konuşmamı yapmamdan yaklaşık altı hafta önceydi, Chris'e benden bu TED konuşmasını yapmamı istediğinde çok minnettar olmuştum sadece size bir konuşma fırsatı yakaladığım için değil, gerçi çok iyiydi , ayrıca beni olağanüstü bir depresyondan çıkartmasıydı.
وحوالي ستة أسابيع قبل أن أقدم محادثتي في TED كنت ممتنًا جدًا لكريس الذي طلب مني أن أقدم هذه المحادثة، ليس لأنها فرصة للتحدث إليكم، مع أن ذلك شيء عظيم، لكن بسبب أن ذلك أخرجني من اكتئاب عميق.

Bana konuşma fırsatı verir.
انه سوف يعطيني فرصة للتحدث معه

Nihayet. İlk mağlubiyetimi yaşatan adamla konuşma fırsatı.
أخيراً فرصة للتحدث مع الرجل المتحكم بي

Bilirsin işte, bir şeyler hakkında konuşma fırsatı olur.
وهي فرصة للتحدث عن الأمور

Siz, FBI'dan arkadaşınız ve yeğeniniz, arama emri olmadan Dr. Strauss'un evine girdiniz ve sonra o ortadan kayboldu avukatıyla konuşma fırsatı ya da ona karşı sorgulanan bir kanıt olmadığı halde haftalarca gözaltı şeklinde yaşadı.
أنت وصديقكَ في مكتب التحقيقات وأبنة أخيك أنقضضتم على منزل الطبيب (ستراوس) بدون مذكرة و من ثم أختفى بشكل سري لأسابيع بدون فرصة للتحدث ألى محامي أو وجود دليلٍ ضدهُ لأستجوابه

Seni muhtemelen konuşma şansı tanımazlar diye uyarmıştım.
أحذرك بأنّهم على الأرجح لن يمهلوك فرصة للتحدث.

Senin gördüklerini gören başka bir doktorla konuşma şansı yakalamış oldun.
أعتبر الأمر فرصة للتحدث مع طبيبة أخرى ترى ما تراه

Belki bir alacağız Başka bir zaman konuşma şansı.
ربما ستُسنح لنا فرصة للتحدث مرة أخرى

Queens, iyi birine benziyorsun, gerçekten ama sekiz yaşındaki kızımın astronotlarla konuşma şansı Yankilerin seriyi alma şansından daha fazla.
كوينز" ، تبدين لطيفة حقاً" لكن ابنتي البالغة من العمر 8 سنوات لديها فرصة للتحدث مع رواد الفضاء

Adam, sana kız kardeşinle konuşma şansı vereceğim ancak kriz geçene kadar burada kalmanı isteyeceğim.
انظر يا (آدم), سأعطيك فرصة للتحدث مع شقيقتك لكن بعدها سأحتاج منك أن تبقى حتى تمر الأزمة