"فرقًا" - Translation from Arabic to Turkish

    • farklılık
        
    • Farkı
        
    • Fark
        
    • şeyi değiştirmez
        
    Siz tüm bu söylediklerimi sonradan iyice düşünürken bazılarınızın cüretkar hatta çılgın fikirlerle çıkageleceğine ve keşfedilen bu fikirlerin farklılık yaratacağına inanıyorum. TED لذا آمل بمجرد استيعابكم للأمر أن يكون لبعضكم أفكار جريئة، جامحة صراحةً، التي من شأنها أن تحدث فرقًا في هذا الفضاء.
    Dünyada böyle bir şeyi başarabilecek bir farklılık yaratacak insanlar pek yok. Open Subtitles لا يحصل كثير من الناس في هذا العالم على فرصة لإحداث فرقًا كهذا
    Bu etkileyici. Dünyada bir farklılık yaratıyorsun. Open Subtitles هذا مدهش، أنتِ تحدثين فرقًا في العالم
    Bunun hayatımın her gününden Farkı ne? Open Subtitles أعني، كيف سيشكل هذا فرقًا عن كل يوم بحياتي؟
    Bir Farkı olmayacak. Devam edin. Open Subtitles هذا لا يشكّل فرقًا يذكر، هيّا بنا.
    Egzoz sisteminin tamamını değiştirdik. - Çok az Fark etti. Open Subtitles كلّ شيء، بدّلنا نظامًا منهكًا بأكمله، بالكاد أحدث ذلك فرقًا.
    Kendilerini korumayı bilen kadınlar, Fark yaratmanın anlamını bilirler. TED النساء اللاتى يعرفن كيف يحمون أنفسهن يعرفن ماذا يعنى أن تحدث فرقًا.
    Kendisi için mücadele etmeyi istememeye karar vermesi bir şeyi değiştirmez. Open Subtitles هذا لن يشكل فرقًا لو قرر أنه لا يريد النضال لنفسه.
    Bu bir farklılık yaratıyor. TED وذلك يحدث فرقًا
    Ağustos, 1359. Kardeşlerim arasında bir farklılık keşfettim. Open Subtitles "أغسطس عام 1359، لاحظت فرقًا في اخوتي"
    İki yıl sonra, bir farklılık sezdi. Open Subtitles "وإذا به بعد عامين وقد لاحظ فرقًا"
    Bu olaydaki farklılık nedir? Open Subtitles ستحدث فرقًا بسيطًا؟
    Birazcık farklılık göster. Open Subtitles .فقط أعمل فرقًا ملحوظًا
    - Farkı yok ki. - Evet, var. Open Subtitles .ـ هذا لا يحدث فرقًا .ـ نعم ، بلىّ
    Farkı anlamıyorum. Yok. Open Subtitles -لا أرى فرقًا .
    Farkı anlamıyorum. Yok. Open Subtitles -لا أرى فرقًا .
    Aradaki Farkı anlamadım. Open Subtitles لا أسمع فرقًا.
    Ve bir kişinin bile tek başına çok büyük bir Fark yaratabileceğini öğrendim. TED وأن الشخص بمفرده.. بإمكانه أن يحدث فرقًا كبيرًا
    Bu işlemle, bu düşünmeyle, bence bir Fark yaratabiliriz. TED بهذه العملية، بهذا التفكير، أظن أن بإمكاننا أن نصنع فرقًا.
    Bu hiçbir şeyi değiştirmez. Open Subtitles حسنًا، ذلك لايشكّل فرقًا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more