"فرقٍ" - Translation from Arabic to Turkish

    • fark
        
    Şimdi milyon dolarlık soru, bu iki hadise arasında fark var mı? TED لذا، سؤال المليون دولار، هل هناك أي فرقٍ بين هذين الحدثين هنا؟
    Seyircinin ağlaması mı yoksa gülmesi mi gerektiği çoğu zaman belirsizdir veya Becket'e göre ikisi arasında fark yoktur. TED في كثير من اﻷحيان يصعب على الجمهور معرفة إن كان عليهم الضحك أو البكاء أو إن كان بيكيت يرى أي فرقٍ بين الإثنين.
    Ha pastaneye gitmişiz ha eve, ne fark eder? Open Subtitles سواء ذهبنا إلى بيتٍ أو مخبزٍ، فأيّ فرقٍ قد يُحدثه ذلك؟
    Artık gerçeğin bir fark yaratacağını düşünmemiş. Open Subtitles إنها لم تعتقد بأن الحقيقة ستحدثُ أي فرقٍ الآن
    Buraya gelip bir fark yaratmak için yazılım kariyerimi bıraktım. - Bizler şifacıyız. Open Subtitles تخلّيتُ عن مهنة برمجيّات للقدوم إلى هنا وإحداث فرقٍ.
    Size sunacağımız bir kariyer, mazisi temiz, bir şans fark yaratmaktır. Open Subtitles إننا نعرض عليك مهنة، سجلّ نظيف، فرصة لإحداث فرقٍ.
    Yani, çok, gerçek bir fark ve biraz para kazanmak benimle çalışmak serbest. Open Subtitles أعني, أن تساهم في تشكيلِ فرقٍ كبير وأن تجني بعضاً من المالِ أيضاً فلتعمل بشكلٍ مستقلٍ معي
    Tedaviyle ilgili söylentiler yüzünden, bunun kişisel ve profesyonel hayatını etkilemesinden endişe duymuştu fakat EKT'nin, diğer yollarla tedavi olamayan hastalarda bir fark yaratacağını biliyordu. TED ولكن بسبب اللبس الذي أحاط بهذا العلاج، فقد خافت أن نشرها لذلك الحساب سيؤثّر سلباً على حياتها الشخصيّة والمهنيّة، مع أنّها تعلم بقدرة العلاج على إحداث فرقٍ كبيرٍ للمرضى عند فشل كلّ شيءٍ آخر.
    Uyumadan önce, ne fark eder ki? Open Subtitles قبل أن أذهب للنوم أي فرقٍ سيصنعهُ هذا؟
    Onların yaptığı gibi ben de bir fark yaratmak istedim. Open Subtitles أردتُ إحداث فرقٍ كما فعلا
    Bu senin fark yaratma fırsatın. Open Subtitles هذه فرصتكِ لإحداث فرقٍ.
    Bu senin fark yaratma fırsatın. Open Subtitles هذه فرصتكِ لإحداث فرقٍ.
    Anton'un yaptığını duyunca ben de yardım etmek istedim çünkü bir fark yaratmak istiyordum. Open Subtitles حينما اكتشفتُ ما كان يقوم به (أنتون) قرّرتُ مُساعدته، لأنّي أردتُ إحداث فرقٍ.
    Oradaki Babil Fahişe'si bile olabilir ama bu bir şey fark etmez. Open Subtitles (هذه قد تكون أكبر عاهرة في بلاد (بابل لكنه لن يحدث أي فرقٍ هنا على الإطلاق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more