"فضّلت" - Translation from Arabic to Turkish

• tercih
• seçtin

Bn Morland'ın başkalarının arkadaşlığını tercih ettiğini düşündüğünde canın sıkılmıştı.
لقد كنت منزعجاً عندما ظننتَ أنها فضّلت رفقة آخرين عليك

Onu soymak istedim ama kendi yapmayı tercih etti.
أردت أن أخلع ملابسها لكنها فضّلت تفعل ذلك بنفسها

Onun kurallarıyla yaşamaktansa, sokakları tercih ederim.
فضّلت أن أعيش في الشّوارع عن العيش تحت قواعده

Kaybedince teslim olmak yerine gezegeni yok etmeyi seçtin.
لكن عشية هزيمتك، وبدل أن تستسلم، فضّلت تدمير كوكبنا.

- Demiştim; oynayacaksan işleri ciddiye alman lazım Onun yerine aylaklık etmeyi seçtin.
أخبرتك للعب، عليك أن تكون جدّي لقد فضّلت ركوب حمار

Ve zayıf olmasın diye kendi yaptığını seçtin?
ولم ترد أن تظهر بالضعف، لذا فضّلت فكرتك.

Aslına bakarsan otel havuzunda kalmayı tercih eden biriyle beraberdim.
لكن, لأكونَ صريحاً... لقد فضّلت شريكتي البقاء في مسبح الفندق.

Kariyerini ilişkimize tercih etmen mi, yoksa bana hiç inanmamış olman mı?
كونك فضّلت مهنتك على علاقتنا، أو كونك لم تؤمن بي أبدًا.

Buna rağmen sen tıbbi yardım yerine eğlenmeyi tercih ettin.
وعلى الرغم من ذلك، فضّلت الاحتفال على العناية الطبيّة

İnsan olmaktansa ölmeyi tercih ediyorsun ve buna tamam dememi mi bekliyorsun?
فضّلت الموت عن العودة إنسانًا وتتوقَّع أن أكون راضية عن ذلك؟

Ne diye öylesi bir babayla küçük bir çocuğu aynı çatı altına koyup annemi benle olmaktansa ölümü tercih edecek kadar delirtiyor.
لماذا يضع ولداً صغيراً في منزل مع أب كهذا؟ يجعل أمي تفقد عقلها بالكامل حتى فضّلت الموت أكثر من البقاء معي؟

Öyle dedin, ama kanal "denek" sözcüğünü tercih etti.
لقد قلت ذلك, لكن شبكة التلفزيون. فضّلت عبارة مواضيع دراسة.

Ama yapmadım, cezaevini tercih ettim. 3 yıl yattım.
لا، فضّلت السجن لسنوات وخرجت بعد 3 سنوات

Her neyse, o pis numaralarını daha önce bana hiç uygulamamış Guillaume'den şüpheleneceğime Suzanne'ın suçlu olduğunu düşünmeyi tercih etmiştim.
عمومًا، فضّلت أن أعتقد بأنّ "سوزان" هي المُذنبة على أن أشكّ بـ‫"‬غيلوم‫"‬, الذي لم تكن مخططاته القذرة تستهدفني سابقًا.

Ölü cadılar olarak yas tutmaktansa sizi ölümlü olarak sevmeyi tercih ederim.
فلقد فضّلت رؤيتكم ساحرات هالكات... على رؤيتكم ساحرات ميِّتات...

Çünkü sen zafer yerine annenin damarlarını seçtin.
لأنّك فضّلت عروق والدتك على النّصر

O işin yerine burayı mı seçtin?
فضّلت هذا العمل على ذاك؟

O isin yerine burayi mi seçtin?
فضّلت هذا العمل على ذاك؟

Benim yerime Ghost'u seçtin.
-لقد فضّلت (غوست) عليّ