| Bir parça soğan ve turşu, ve bir dilim turta ile. | Open Subtitles | مع قطعة كبيرة من البصل و بعض المخللات ، و فطيرة |
| Siz neden sez ediyorsunuz? Şu anda elmalı turta yapıyorum ve tarçınım bitmiş. | Open Subtitles | عن ماذا تتحدث ,أنا أعد فطيرة التفاح و لم يبقى عندي أي قرفه؟ |
| Ben mi? Şey, kesinlikle turta için Reno'ya kadar uçmam. | Open Subtitles | أنا , حسنا بالتأكيد لن أطير إلى رينو لأجل فطيرة |
| Ben, Titus Andronicus demek aslında tamora beslemeleri pasta onun oğulları. | Open Subtitles | اعني , تيتوس أندرونيكوس فعلا تطعم تامورا دم ابنها في فطيرة |
| Sadece ev yapımı elma turtası ve kahve getir bize. | Open Subtitles | فقط اجلب لنا بعض من فطيرة التفاح الأم والقهوة لاثنين |
| 3 farklı derecesi var. Bu aletle kek bile pişirebilirsin. | Open Subtitles | لديها ثلاث درجات في التسخين يمكنكِ خبز فطيرة بذاك الشيء |
| Bana turta ve kahve getiren her kadın listemin en üstünde yer alır. | Open Subtitles | حسنا, من ستحضر لي قهوة و فطيرة ستكون بدرجة كبيرة الأولى في قائمتي |
| Annem turta yapmaya bayılırdı. Kendisi dokunamadan biz hepsini yerdik. | Open Subtitles | في الصيف، كنّا نحشو أنفسنا أحبّت أمّي خبز فطيرة التوت |
| Küçük bir parça, Amca. En sevdiğin şey. Koyun etli turta. | Open Subtitles | مجرد قضمة صغيرة أنها ما تحب فطيرة لحم محشوة بلحم الظأن |
| Lavon Hayes, tatlı turta Dansı için seni davet ediyor. | Open Subtitles | لافون هايز يسألك أن تذهبي معه لحفل فطيرة الحبيب الراقص |
| Her gün elmalı turta yenilen eve doktor giriyormuş meğer. | Open Subtitles | أتضح أن فطيرة تفاح يومياً لا تُبقيكَ بعيداً عن الطبيب. |
| Çünkü annem bana turta alıyor, doğum günümde turta alıyor. | Open Subtitles | لأن أمي إشترت لي فطيرة أعدت لي فطيرة بعيد ميلادي |
| Sizin bölüme de bedava pasta veriyorlar mı diye bakmanız lazım. | Open Subtitles | يا رفاق عليكم التحقق اذا كانوا يعطون فطيرة بالمجان في قسمكم |
| Bir hırsız girip, zehirli pasta yapıp ona zorla mı yedirdi? | Open Subtitles | لص إقتحم المكان، طبخ فطيرة من الزرنيخ و أجبرها على تناولها؟ |
| April'ın Şükran Günü için annesine götüreceği bir pasta alması gerek. | Open Subtitles | آيبرل يجب أن تشتري فطيرة لتأخذها عند أمها في عيد الشكر |
| Elma turtası ile ilgili bir şarkı yazılmalı. | Open Subtitles | آه، نعم، بالفعل يجب عليهم أن يكتبوا أغنية عن فطيرة التفاح |
| Biriyle yatmadan önce 500 defa elmalı kek mi yaptın? | Open Subtitles | إذا، هل صنعت 500 فطيرة تفاح قبل أن تمارس الجنس؟ |
| Böğürtlenli tart ve krema! Bu şimdiye kadar tattığım en harika tart! | Open Subtitles | فطيرة العناب بالقشطة، أروع وألذ فطيرة نعناع تذوقتها |
| Şey, ben üzümlü krep çırpılmış yumurta ve bir parça sosis alayım. | Open Subtitles | نعم, سأتناول فطيرة التوت و اثنين من البيض المقلي و صلصة جانبية |
| - Annemin pastası çok güzel değil mi? | Open Subtitles | ألا تحب فطيرة أمي من الجبنة وزهر البرتقال أنها جيدة جدا |
| Sonra ıstakoz kuyruğunu yedim ve sonra tavuklu turtayı ısıttım. | Open Subtitles | أكل ذلك ذيل سرطان البحر الأخير وسخّن فطيرة وعاء دجاجة. |
| Sana kocaman bir dilim börek keseyim. | Open Subtitles | . أُراهن أنكِ تتضورين جوعاً . سأقوم بقطع شريحة فطيرة كبيرة لكِ |
| Benimle gel. Yediğin en leziz ve iri geyik eti böreği vereceğim. | Open Subtitles | تعال معي وأعدك بأجود فطيرة لحم غزال أكلتها في حياتك |
| Bir seferinde turtasını benimle paylaşmadığı için birinden ayrıldım. | Open Subtitles | هجرت أحداً ذات مرة لأنه لم يقدّم لي فطيرة |
| Ama, ziyarete gittiğimde, bana hala vişneli pay hazırlar. | Open Subtitles | ولكن، عندما أذهب لزيارة هي ما زالت تخبزلي فطيرة الكرز |
| Enginar çorbası, çorba kasesinde servis edilmiş. Balık turtası ve elma tartı. | Open Subtitles | حساء الأرضي شوكي، قُدم في وعاء فطيرة سمك، وكعكة تفاح |
| Bu şişman çocuktan pastaya göz kulak olmasını istemek gibi bir şey. | Open Subtitles | أنا يجب أن أتّخذ هذا القرار؟ ذلك كسؤال طفل سمين لحراسة فطيرة |