Dağlardaki korkunç bir köyde mahsur kaldığına dair çok berbat haberler aldık. | Open Subtitles | فى قرية فظيعة في الجبال. لم تكن قرية فظيعة. |
Sanki orada korkunç bir bilimsel deney yapılıyormuş gibi. | Open Subtitles | يبدو الأمر وكأن هناك تجربة علمية فظيعة في غرفتها |
Onsekizinci doğum günümden önce korkunç bir fikir kafamda dolaşmaya başladı. | Open Subtitles | قبل عيد ميلادي الثامن عشر بيوم خطرت لي فكرة فظيعة في رأسي |
Ama yaş gününde sana korkunç bir mektup yazdığımı kabul etmem çünkü böyle bir şey olmadı. | Open Subtitles | لكنني لن أعترف بكتابة رسالة فظيعة في عيد ميلادك، لأن هذا لم يحدث قط. |
Ve korkunç dişlerle dolu korkunç bir çenesi. | Open Subtitles | و أسنان فظيعة في فكيه المريعة |
Sonraki yılın 5 Haziran'ında durum daha korkunç bir hâl aldı. | Open Subtitles | تحولت الى نتيجة فظيعة في السنة التالية (عند الخامس من شهر يونيو(حزيران |
Boston'da korkunç bir fırtına çıkmış ve tüm uçaklar orada kalmış. | Open Subtitles | (هناك عاصفة فظيعة في (بوستن وكل الطائرات هبطتت |
Gülmeler Düşüncelerden biri, bu iki farklı doğumla ilgiliydi ...bir kitabın ve bir bebeğin, ve bu olayın çok yakın zamanda gerçekleşmesi, ...İlk düşüncem, hala farklı apartmanlar gördüğümde ...ya da sokak ta yürüdüğümde ve binamızın karşısındaki apartmanlara baktığımda, ...sadece korkunç bir yanlış hesaplamanın olduğunu yazdığım kitapta belirtmeyi istemekti. | TED | (ضحك) واحدة من الأفكار التي راودتني هي أن تتعامل مع كارثتين منفصلتين لكتاب وطفل، وأن يحدث حدث قريباً منك جداً، كانت هذه أول الافكار، عندما كنت نوعا ما في الشقة أتابع كل الأمر أو المشي خارجاً في الشارع ومشاهدتها أمام بنايتنا، كان أنني قمت بحسابات خاطئة فظيعة في الكتاب الذي كتبته للتو. |