| Söyle bakalım, Bunu yapan erkekler, günahkar mıydı, yoksa aziz mi? | Open Subtitles | انا أسالك واين الرجال الذين فعلوا ذلك ؟ المخطئين أو القديسين |
| Bu sertifikayı potansiyel bir işverene sunabilirler ve daha iyi bir iş bulabilirler ve Bunu yapan birçok öğrenci biliyoruz. | TED | يمكنهم تقديم تلك الشهادة لجهة التوظيف والحصول على وظيفة أفضل، ونعرف العديد من الطلاب الذين فعلوا ذلك. |
| - Ölmüşlerdi. John Henry, Juaristalar'ın yaptığını düşünüyor. | Open Subtitles | هم قتلى, جون هنري يعتقد جماعة خواريز فعلوا ذلك |
| Onlara vermediğin zaman, bunu yaptılar... | Open Subtitles | عندما كنت لم أكن تسليمها، فعلوا ذلك... |
| Benimle konuştuğunu öğrendikleri için yaptılar bunu. | Open Subtitles | قد فعلوا ذلك به لأنّه بدأ بمحادثتي |
| Soygunu onlar yaptı, öyle olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لقد قاموا بتلك السرقة، أعلم أنهم قد فعلوا ذلك |
| Reece'in Fıstık Ezmeli Kekinde öyle yaptılar ve çok başarılı oldu. | Open Subtitles | فعلوا ذلك مع الفول السوداني كوب زبدة لريس، وكان نجاحا كبيرا. |
| Neden böyle yapıyorlar ki? | Open Subtitles | لماذا فعلوا ذلك ؟ |
| Bunu yapan ilk insanlardan biri Hereford Piskoposu, Francis Godwin idi. | TED | واحد من أوائل الناس الذين فعلوا ذلك كان في الواقع أسقف هيرفورد. رجلٌ يدعى فرانسيس غودوين |
| Bunu yapan insanları mutlaka bulacağız. | Open Subtitles | هذا غير مقبول. الناس الذين فعلوا ذلك, يجب أن نجدهم, |
| Bayan Taylor size ve Mary'e Bunu yapan çocukların isimlerini öğrenmemiz lazım. | Open Subtitles | هيا, أنك لن تصدقى هذا, أليس كذلك؟ سيدة تاليور0000 نحتاج إلى معرفة أسماء الشباب الذين فعلوا ذلك بكم0000 |
| Bunu yapan insanlar- idam edilmeliler. | Open Subtitles | الأشخاص الذين فعلوا ذلك يجب أن يتم إعدامهم |
| Diğer adamlarında aynı şeyi yaptığını söylersin. | Open Subtitles | وقل له أسماء الرجال الآخرين الذين فعلوا ذلك بها |
| - Şerif, Kansaslıların yaptığını söylüyor. - Bence demiryolu adamlarını öldürelim. | Open Subtitles | يقول الشريف إن فتيانا ثملين من كنساس فعلوا ذلك برأيي علينا قتل بعض رجال سكة الحديد |
| Ve bunu yaptılar; ve çok çok ta iyi yaptılar. | Open Subtitles | فعلوا ذلك بشكل جيد جدا جدا. |
| Bu yüzden mi bunu yaptılar? | Open Subtitles | هل لهذا فعلوا ذلك ؟ |
| Benimle konuştuğunu öğrendikleri için yaptılar bunu. | Open Subtitles | لقد فعلوا ذلك لأنه بدأ يتكلم معي |
| Bunu sana onlar yaptı. Seni bu sandalyeye onlar koydu. | Open Subtitles | هم من فعلوا ذلك بك، هم من وضعوك في كرسي متحرك |
| Galiba öyle yaptılar. Sarıp sarmalayıp götürdüler. | Open Subtitles | أظن أنهم قد فعلوا ذلك لقد قيدوه بالسلاسل واقتادوه خارجاً |
| Evet, hep böyle yapıyorlar değil mi? | Open Subtitles | نعم ؛ لقد فعلوا ذلك ؟ |
| Tamam, başkaları yapmış olsa bile sen etrafı pisletme. | Open Subtitles | حسن, لا تقضى حاجتك على المقعد حتى وإن فعلوا ذلك |
| Kanaldan sürat motoruyla getiriyorlar. Bunu yüz kere yapmışlar. | Open Subtitles | يتم إدخالها عن طريق القناة على مركب سريع لقد فعلوا ذلك اكثر من 100 مرة |
| Herkes üstünde yürümek ister, ama sadece birkaç mutlu kişi bunu yapabildi. | Open Subtitles | الجميع يود المشى فوقه ولكن قلة من سعداء الحظ فقط فعلوا ذلك |