"فعلَ" - Translation from Arabic to Turkish

    • yapan
        
    • yapmış
        
    • yaptığı
        
    • yaptıysa
        
    Bunu yapan adamı gördüm. Vurup kaçtı. Okulun önündeydi. Open Subtitles رأيتُ الرجل الذي فعلَ هذا السائق الذي صدمه و هرب، كان قربَ مدرستنا
    Demek istediğim bu rastgele ve sıradan işlenmiş bir cinayet değil. Bunu yapan kişi önceden planlamış. Open Subtitles ما أعنيه أنَّ هذهِ الجريمة لم تكن عشوائية من فعلَ ذلك كانَ لديهِ خطّة
    Çünkü izlediği amaçlara ilişkin bir şey öğrenir, çünkü yapmış olduğu şeyin yanlış olduğunu öğrenir. TED لأنّ الروبوتَ سيكونُ قد تعلّمَ مِن هذهِ التجربة بأنّهُ قد فعلَ شيئاً خاطئاً.
    Ross o sırada öyle bir şey yapmış olmalı ki tetiği çekmesine sebep olsun. Open Subtitles لا بُدَ أن يكونَ روس قد فعلَ شيئاً في تلكَ اللحظة لجَعلِها تقومُ بقَتلِه
    yaptığı her şeyi aşkı yüzünden yaptığını söylemişti. Open Subtitles تعلمين، لقد قالَ أنهُ فعلَ ذلك بدافِع الحُب
    Atalarının yaptığı gibi kötü olanları avlamalısın. Open Subtitles عليكَ ان تصطادَ الأشرارَ السيئين كما فعلَ اسلافكَ
    Her kim yaptıysa kadını havlu ve çarşaflara sarıp çamaşır bacasından atmış. Open Subtitles حسناً مهمن يكن الذي فعلَ هذا من الواضح غطى هذه السيدة بالمناشف والملاءات ورماها عبرَ أنبوبة الغسيل
    Bana diyebileceğin şey sana bunu yapan insanları nasıl bulabileceğim. Open Subtitles ما تستطيعُ أن تقوله لي... هو كيف نقبضُ على من فعلَ بكَ ذلك.
    Ama bunu yapan kişiyi kutlamak isterim. Open Subtitles ...لكن اودُ أن اصافحَ يد الرجل الذي فعلَ ذلك
    Ya bunu yapan kişinin anahtarı vardı. Open Subtitles لدينا إحتمالين للِشخص الذي فعلَ هذا إما إنهُ يمَلك مُفتاحا ً للِمنزل ، أو...
    Bu Shay'in öldürüldüğü anlamına gelir ve bunu yapan her kimse dışarıda serbest dolaşıyor. Open Subtitles والذي يعني بأنَّ #شاي# قد تم قتلُها وأياً كان من فعلَ ذلكَـ فلا زالَ حراً طليقاً
    Mike'a bunu yapan kişi çok pişman olacak. Open Subtitles (أينً يكن من فعلَ هذا بـ(مايك فسيندم بالفعل
    Bunu yapmış olanı görüyorum. Open Subtitles أرى فقَط ذلكَ الشَخص الآخَر الذي فعلَ هذا
    Bunu beni değil de seni korumak için yapmış olsaydı onu yine de gönderir miydin? Open Subtitles و لو أنهُ فعلَ هذا ليحميك بدلاً عني هل ستُرسلهُ هُناك؟
    Bunu seni korkutup işbirliği yapman için yapmış. Open Subtitles لقد فعلَ ذلك لإبقائكِ خائفةً و متعاونةً ، اتفهمين؟
    Çünkü ikiniz de hayattasınız ve o olanlardan sorumlu olacaksa, iyi ki yapmış diyorum. Open Subtitles وإن كانَ ما فعله مسؤولاً عن ذلك فإذاً أنا ممتنة لأنَّهُ فعلَ ذلك
    FBI'ın 8 yıl önce yaptığı gibi. Open Subtitles كما فعلَ مكتب التحقيقات الفدرالي منذُ ثماني سنوات.
    Babanın yaptığı gibi seni asla terk etmeyeceğim. Open Subtitles لن أهجركِ أبداً كما فعلَ والدكِ.
    Babamın ve onun babasının da yaptığı gibi. Open Subtitles كما فعلَ والدي ووالده
    Blackwell onları gizlice çalıştırıyor, aynı bize yaptığı gibi. Open Subtitles بلاكويل) جعلهم يعملونَ لهُ في السر) كما فعلَ معنا
    Bunu her ne yaptıysa kurbanı sürükleyecek kadar güçlüymüş. Open Subtitles مهما فعلَ ذلك, كان قوي بما فيه الكفايا كي يسحب الضحيّة بعيداً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more