"فقاعة" - Translation from Arabic to Turkish

    • baloncuk
        
    • kabarcık
        
    • balonun
        
    • Balon
        
    • balonu
        
    • kabarcığı
        
    • balonda
        
    • balonunda
        
    • baloncuğu
        
    • kabarcığın
        
    • Boom
        
    • Köpük
        
    • Bubble
        
    • balonunun
        
    • baloncuğa
        
    Çin'in kırmızı, büyük baloncuk olduğunu görebilirsiniz ; TED سترون كيف أن الصين تمثلها فقاعة حمراء كبيرة:
    Çıtlatma konusuna geri dönelim. Bir araştırmaya göre, yapılan bütün bu eklem germeler ve baloncuk patlatmalar ellerinizin şişmesine kavrama gücünüzün azalmasına neden olabilir. TED فيما يتعلق بفرقعة المفاصل اقترحت أحد الدراسات أن تمدد المفصل وانفجار فقاعة قد يسبب انتفاخ في يديك ويُضعف قبضتك
    Bu daha sonra hücre tarafından özümsenen bir kese ya da kabarcık vasıtasıyla bir molekülün hücre dışından hücre içine alınabildiği bir işlemdir. TED العملية التي من خلالها يستطيع جزيء من خارج الخلية الانتقال إلى داخلها عبر الاستحواذ عليه في فقاعة أو حويصلة ثم تقوم الخلية بإدخاله.
    Bir balonun içinde tıkılı duruyor. Bulaşıcı bir hastalığa yakalandı. Open Subtitles إنها عالقة في فقاعة , لأنها تعاني من مرض معد
    Balon, Jön Asgeir Johannesson gibi insanların ortaya çıkmasına yol açtı. Open Subtitles لقد رفعت فقاعة أيسلندا كثير من الناس مثل جون اسجير جوناسون
    Seviğimiz şeyleri tıklıyoruz neleri tıkladığımızı bilen ve otomatik olarak tekrar önümüze koyan bu makina yüzünden sonunda dünyayı şu pembelikten ibaret sanmaya başlıyoruz. İşte buna filtre balonu deniyor. TED لذلك نحبها عندما نكون مغمورين بالأشياء التي نحب النقر عليها، وهكذا تقدم لنا الآلات تلقائيا الأشياء التي نحبها وينتهي الأمر بامتلاكنا هذه النظرة الوردية للعالم والتي يطلق عليها فقاعة الترشح.
    Gördüğünüz gibi bir hava kabarcığı var ve şişenin içinde sekiyor. TED كما ترون، هناك فقاعة هواء وهي ترتد في الداخل.
    Doktorların dediğine göre plastik bir balonda yaşamalıymış. Düşünebiliyor musunuz? Open Subtitles أغرب شيء، يقول الأطباء أن عليه العيش داخل فقاعة بلاستيكية
    Her baloncuk belirli bir iş ve belirli renkteki her Balon grubu da ilgili işler. TED تمثلُ كل فقاعة مهمة معينة، وكل مجموعة من الفقاعات بلونٍ محدد هي مهمات ذات صلة.
    Ve bu anda gerçekten iletişime ihtiyaç olduğunu anladım, çünkü dünyada olup bitenlerle ilgili veriler ve her ülkenin çocuk sağlığı çok iyi biliniyor. Bunu gösteren yazılım geliştirdik: Buradaki her baloncuk bir ülkeyi temsil ediyor. TED وحينها أدركت أن هناك حاجة حقيقية للتواصل حتى تصبح البيانات المتعلقة بما يحدث في العالم وبصحة الطفل في كل بلد مُدرَكة ومحسوسة بشكل جيد وصممنا هذا البرنامج والذي يعرضها كما يلي: كل فقاعة هنا تمثل دولة
    Her bir baloncuk bir ülkeyi temsil ediyor. Renkler, gördüğünüz gibi kıtaları temsil ediyor. TED كل فقاعة هنا .. تمثل دولة اللون يحدد القارة
    Çoğalıcılar çevresinde, uzay içerisinde bir baloncuk yarattılar efendim, bunun içinde zamanı yavaşlatma oranı... Open Subtitles لقد صنعوا فقاعة حول المستنسخين و داخلها تم إبطاء الوقت بمعدل
    Ebeveynlerin çocuklarını korudukları tatlı, yalıtılmış bir kabarcık. Open Subtitles فقاعة لطيفة بالضواحي حيث يهتم الآباء و الأمهات بأولادهم
    Yani damarına hava kabarcığı girmiş. kabarcık kalbe gider, kalp kapakçıklarına sıkışır ve kalbin atması durur. Open Subtitles إذاً تقصدين عندما يحصل شخص على فقاعة هواء في عروقه
    Yeraltının 700 mil derinliğinde Billurdan yapılmış taşların oluşturduğu ve kobalt demetleri ile sarılmış bir balonun içindeyiz. Open Subtitles نعم؟ نحن داخل فقاعة ضخمة تحت الأرض مكونة من الكوبالت ربما
    Delirdiğimi sanma ama kendimi koca bir balonun içinde gibi hissediyorum. Open Subtitles ,لا أريد أن أبدو كالمختل ولكني بدأت أشعر و كأنني في فقاعة نوعا ما
    Arabaya bin. Kapıyı kapa. Camdan bir Balon içindesin. TED اصعد إلى السيارة, أغلق الباب, أنت الآن في فقاعة زجاجية
    55 bin konuşma balonu boyadı -- boş konuşma balonu yapışkanları, büyükler ve küçükler. TED وقد كلف نفسه عناء طباعة ٥٥٠٠٠ فقاعة حوار.. ملصقات بشكل فقاعة حوار فارغة، بعضها كبير وبعضها صغير
    Aynı şekilde, ultra-yoğun Higgs halinin bir kabarcığı, kuantum tünelleme sayesinde var olabilir. TED و بنفس الطريقة, فقاعة من حالة هيقز فائقة الكثافة قد تتواجد بسبب نفق الكم.
    O zamanki balonda göreceli bir ciddi bir krize yol açtı. Open Subtitles فقاعة المنازل هذه أدت إلى تقلص حاد نسبيا
    İma ediliyor sadece ama bu düşünce balonunda neler dönüyor belli. Open Subtitles أنها فقط مهمشة لكن جميعنا يعلم ما الذي يدور في هذه فقاعة التفكير
    Ve bence, eğer tüm bu filtreleri bir araya alırsanız, tüm bu algoritmaları alırsanız, Benim dediğim filtre baloncuğu elde derseniz. TED وأعتقد أنه إن أخذت كل هذه المرشحات معا، وأخذت كل هذه الخوارزميات، تحصل على ما أسميه فقاعة الترشيح.
    Bir kabarcığın içine hapsettiği havayı yedeğine alan yengeç örümceği, ibriğin dibine dek dalabiliyor. Open Subtitles بأَخْذه ما يلزمه من الهواء ويحصره في فقاعة عنكبوت السرطان البحري يُمْكِنُ أَنْ يَغُوصَ في الحقيقة الى قاع الابريق
    "Tak" değil de, "Boom" gibiydi. Open Subtitles لم يكن صوت فقاعة .. كان أكثر من ذلك
    Frei Otto, Mannheim Konser Salonunu vücuda getirmek için Köpük Balon şemalar ve modeller kullanmaya başlıyordu. TED كان فراي أوتو يبدأ في استخدام رسوم فقاعة الرغوة ونماذج فقاعة الرغوة لتوليد تصميمه لقاعة حفلات مانهايم.
    Geçen gün senin Carl Bubble'da nasıl yaşadığın hakkında konuşurken tam olarak anlatmak istediğim buydu ve dünyanın geri kalan kısmı ise.. Open Subtitles هذا بالتحديد ما قصدته ذلك اليوم عندما كنت أتحدث عن كونك تحيا في فقاعة كارل الصغيرة وبقية العالم مجرد.. ـ
    Ama sırf onun kontrol balonunun dışındayım özgürüm diye her şeyi reddediyor. Open Subtitles و لكن بسبب أنني خارج فقاعة التحكم خاصتها بسبب أنني "حرّة هي ترفض كل ذلك
    Daha kötüsü olabilirdi. Paslı bir borunun içinde bir baloncuğa sıkışmamız dışında mı? Open Subtitles هل هناك أسوء من الحبس في فقاعة في أنبوب مليء بالماء؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more