O zaman işe yaramayan Sadece o olmayacak. Eskiden olduğumuz gibi de olamayacağız. | Open Subtitles | حينها ليس فقط أنها لاتعمل ، لكن لن نملك ما اعتدنا على ملكه |
Ben Sadece seni meyvesuyu parasından kurtarır diye getirdim ama oda olur. | Open Subtitles | حسناً, لقد فكرت فقط أنها ستوفّر عليك ثمن العصير, ولكن لا بأس |
- Sadece onlarla arkadaş olmakla kalmadı Nate ile çıkıyormuş da. | Open Subtitles | ليس فقط أنها كانت ودية معهم، كنها كانت العبث مع نيت. |
Sadece bazı mevsimlerde bazı bölgelerde çiftleştiklerini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم فقط أنها تظهر بمناطق معينة وفي مواسم معينة |
Bilmiyorum. Fakat gördüğüm kadarıyla onun yardıma ihtiyacı olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ، في رؤيتي عرفت فقط أنها تحتاج للمساعدة |
Fazla birşey değil, Sadece güvende olduğuna emin olmam gerekiyor. | Open Subtitles | لن يطول الأمر كثيراً أريد التأكد فقط أنها آمنةُ |
Bu Sadece bir Ford değil. Bu 1964 model bir Mustang. | Open Subtitles | إنها ليست فوردا فقط أنها 1964 فورد موستانج |
Sadece kullanıldıktan sonra güzelce paketlendiğini kanıtlıyor. | Open Subtitles | ذلك يثبت فقط أنها غلفت جيدا بعد إستعمالها |
Biz Sadece o hala içinde kalan bazı insanlık umuyorum lazım. | Open Subtitles | نحن نتمنى فقط أنها ما يزال لديها إنسانية بداخلها. |
Bu Sadece benim hayatım değil babamın da hayatı. | Open Subtitles | أنها ليست حياتي أنا فقط , أنها حياة والدي أيضاً |
Sadece, bir kaç haftadır apartman dairesine gelmiyor ne de kardeşlerinin evine ve onu hiç bir yerde bulamıyorum. | Open Subtitles | الأمر فقط أنها لم ترجع إلى شقتها منذو اسبوعين و لا إلى بيت أختها وأنا لا أستطيع إيجادها في أي مكان |
Melek yüzlüydü ama iç yüzüne bakacak olursanız, gözü Sadece yarışmayı kazanmayı görüyordu diyelim. | Open Subtitles | لكن بالرغم من هذا دعنا نقول فقط أنها وضعة أمامها الفوز بهذه المسابقة |
Sadece dörtlü grup seks olayı için olduğunu, ve erkek partner konusunda sıkıntı yaşadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم فقط أنها تشمل أربعة أشخاص وأنه ينقصكِ شريك ذكر |
Hiç bir şey. Sadece, bunun bir 'tişört' için iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | ليس هناك نقطة , أعتقد فقط أنها فكرة مناسبة للفانيلة |
Soyluyorum Sadece, sanki bazi seylere baliklama atliyor. Sence oyle degil mi? | Open Subtitles | أنا أقول فقط أنها إستعجلت الأمور, ألا تعتقدين ذلك ؟ |
Sadece onlar bizim kurduğumuz bu sanal cennetteki ebedi hayatın tadını çıkaracaklar. | Open Subtitles | فقط أنها سوف تذوق الحياة الأبدية في سماء الظاهري ما بنيناه. |
Ya Sadece bunun yeni bir politika olduğunu söylersek... çalışan memnuniyeti ile ilgili yeni bir politika? | Open Subtitles | ماذا لو قالت فقط أنها تضع سياسة جديدة؟ مبنية على الرأي العام للموظفين؟ |
Sadece kızın bizim mahalledeki bir Çin lokantasında çalıştığını yazmışlardı. | Open Subtitles | فقط أنها كانت تعمل في مطعم صيني بالمدينة |
Gördüğüm en güzel törenlerden birisi olduğunu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أردت أن أخبرك فقط أنها كانت أجمل مراسم قد رأيتها بحياتي |
Sen olduğunu biliyordum, o kadar. | Open Subtitles | لقد عَرفتُ فقط أنها أنتِ هذا ما في الأمر |