Sadece annenin bugün menü yada herhangi birşey için aramaması çok garip bir durum. | Open Subtitles | أظن فقط أنه من الغريب أن والدتك لم تتصل اليوم لتسأل عن القائمة أو أي شيء |
Sadece bu ufacık şortları giyip sonra da üşüdüğün için 10 çorap giymeni tuhaf buluyorum. | Open Subtitles | أعتقد فقط أنه من المضحك أنك ترتدين هذا السروال القصير الصغير جداً ومن ثم 10 أزواج من الجوارب لأنك تشعرين بالبرد |
Sadece tuhaf diyorum çünkü dövmen var ama bir annesin. | Open Subtitles | جيد أقصد فقط أنه من الغريب... لأن لديكِ وشم ومع ذلك أنتِ أم |
Sadece... birlikte zaman geçirmemizin iyi olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | أنا فقط... لقد أعتقدت فقط أنه من الجيد لو نقضي بعض الوقت معاً. |
Sadece eski bir haber olduğunu. | Open Subtitles | فقط أنه من الأخبار القديمة |
Sadece belki diyorum. | Open Subtitles | أعني فقط أنه من الممكن؟ |
Sadece kendi açımdan baktığımda-- | Open Subtitles | ...الأمر فقط أنه من وجهة نظري |