"فقط على" - Translation from Arabic to Turkish

    • yalnızca
        
    • bu sadece
        
    • sadece bir
        
    • sadece iki
        
    • Ancak
        
    • aynı
        
    • üzerinde
        
    • sadece bu
        
    Ama yalnızca nasıl oynanmalı değil ne zaman oynanmalı konusunda da kurallar var. TED لكن القوانين لا تقتصر فقط على كيفية اللّعب، بل أيضا على وقت اللّعب.
    Arkadaşın karara vardırırsa konseyden evvel, seni yalnızca burda yaptıklarından dolayı sorumlu tutabiliriz. Open Subtitles كما أشارت صديقتكِ أمام المجلس.. يمكننا أن نحاكمكِ فقط على ما فعلتِهِ هنا
    bu sadece başıma dert açar, nereye gitsem gölgesi yolumu kapatır. Open Subtitles إنه يسبب المشاكل فقط على أية حال، يظلل الطريق أينما أذهب
    Seni buraya kadar gelmek zorunda bıraktığım için özür dilerim, ama yolculuktan döndüğümde, gazeteden sadece bir kaç sokak uzaktaydım. Open Subtitles أنا آسف أنه كان عليك المجيئ إلى هنا لكن عندما عدت من السفر كنت فقط على بعد شارعين من الصحيفة
    Hainin yakutları dağıtımı hususunda kralın sadece iki kısıtı var. TED ويضع الملك شرطين فقط على كيفيّة توزيع الياقوت على الصناديق.
    Ancak yalnızca Dünya'da ateş yakabileceğimiz iki önemli şey var. Open Subtitles لكن لدينا فقط على الأرض شيئان مهمّان نحتاجهما لإشعال النار.
    Ama unutmayın, kazandığım para yalnızca şahane yaşam tarzımı karşılamıyor, aynı zamanda çok pahalı avukatları da hizmetimde tutuyor. Open Subtitles لا أصرفه فقط على الحياة الرائعة التي لدي و لكنه يبقي بعض المحامين المكلفين للغاية على بعد اتصال واحد
    En guzel seylerden biri Tasarımcıların esasında hayat üzerinde çalışıyor olması, her ne kadar teknolojiyi gözönünde bulundursalar da. TED واحدة من أجمل الأشياء هي أن المصممين لا يعملون فقط على الحياة حتى وأنهم يضعون التكنولوجيا الجديدة في الحسبان
    Ve bazen çok da fazla bilgi edinemiyorsunuz, sadece bu boş yatak oluyor. TED وفي بعض الأحيان قد لا تحصل على أي معلومات على الإطلاق، ستحصل فقط على سرير فارغ.
    Sen insanoğlundan birini yalnızca bir konuyu göz önüne alarak yargılamak istiyorsun. Open Subtitles انت تريد الحكم على انسان استناداً فقط على ميزه خارجية واحدة ؟
    Tamam, Arkadaşlar,yalnızca 3 Value! More şubesi hiç açılmadı . Open Subtitles حسناً يا رفاق، هناك ثلاثة متاجر أغلقت فقط على الإطلاق.
    Sanırım yalnızca havalı bir yaratıcılığa ve piyasa araştırmasına bel bağlamıyoruz. Open Subtitles أفترض أننا لا نعتمد فقط على الإبداع الأنيق، أو البحث السوقي.
    bu sadece insanlara ve tarihlere indirgenmemiş, bunları kavramlar halinene de getirebiliriz. TED وليس قاصراً فقط على الناس أو التواريخ، لكن يمكن أيضاً وضعه في سياق المفاهيم.
    bu sadece duygu ve hareket kaybı değil. TED وهذا لا يقتصر فقط على فقدان القدرة على الحركة والإحساس.
    bu sadece kadınlar için tıbbi tedaviyi ilerletmek değildir. TED وهذا لا يقتصر فقط على تحسين الرعاية الطبية للنساء.
    Belki de sadece bir problemin üzerinde yoğunlaşmalısın, mesela siniri. Open Subtitles حسنا، ربّما لو ركزنا فقط على .مشكلة واحدة، مثلا مزاجه
    Ve yılanı oynama pahasına, Size bu kavga için burada olan gerekli aletleri söyleyeceğim neler olup bittiğinin farkındalığı ve ellerinizde, sadece bir kaç tık ötede. TED و مع مجازفة اللعب مع الأفعى، سوف أخبركم أن الأدوات للقتال موجودة، إن إدراك الحاصل، في يديك، فقط على بعد نقرات.
    Yani ama bu sayılmaz, hem sadece iki blok ötede. Open Subtitles أجل، لكن هذا يلغي ذلك، وإنه فقط على بعد شارعين.
    Ürün başına sadece iki dolarlık artışla... 100.000 adet sipariş almayı kabul ettirdim. Open Subtitles ‫وحملتهم على قبول طلبية بمائة ألف قطعة ‫بزيادة قدرها دولارين فقط على القطعة
    Ben, zihin içine sübjektif bir açılım ekler, ve Ancak Ben zihin içinde olduğu zaman biz tümüyle şuurlu sayılırız. Böylece bu gizemden TED النفس تقدم المنظور الشخصي في العقل، ونحن فقط على وعي تام عنما يتبادر الذات الى الذهن.
    Onun açıklamaları sadece bu hareketlerin bağlantılı olduğunu değil aynı zamanda iç içe nasıl geçtiklerini ve birbirlerini nasıl etkiledikleri göstermektedir. TED فكلماته تدل ليس فقط على تلاحم الحركات و لكن عن كيفية استعارة كلّ منها و تأثرت بالأخرى.
    Sadece yapıldığı saçın sahibi olan cadının üzerinde işe yarar. Open Subtitles انها تعمل فقط على الساحره التى اخذت منها تلك الخصله
    İşten arta kalan vaktimde yaptığım her şeyi bir kenara bırakıp sadece bu sorun üzerine odaklandım. TED تركت عملي الحر جانبا لساعات ، و بدأت التركيز فقط على هذا الأمر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more