Bu tür anlaşmalarla paranın nereye gittiğini bulmak... ...Sadece bu tür çabalarla olmamalı. | TED | الآن، فإنه لا ينبغي أن تأخذ فقط هذه الأنواع من الجهود لمعرفة أين ذهبت هذه الأموال في صفقات من هذا القبيل. |
Sadece bu seferlik. | Open Subtitles | فقط هذه المرة,ما لا يعرفه فرولو لا يؤذيك |
Sadece bu seferlik. | Open Subtitles | فقط هذه المرة,ما لا يعرفه فرولو لا يؤذيك |
Sadece, bu kızı tanımıyorum. Yani, gerçekten. | Open Subtitles | إنني لا أعرف فقط هذه الفتاة جيداً أعني، ليس تماماً |
Anlıyorsun değil mi bu Sadece bir gecelik? | Open Subtitles | أنت تفهمين إنها فقط هذه الليلة ، أليس كذلك؟ |
Bak annen bütün dünyayı tecrübe etmen gerektiği konusunda beni ikna etti Sadece bu çiftliği değil. | Open Subtitles | أنظر أمك أقنعتني أنك تحتاج لمواجهة العالم بأكمله ليس فقط هذه المزرعة |
Bizi korumak için kendisini feda etti. Hepimiz için, Sadece bu ülke için değil. | Open Subtitles | لقد ضحى بنفسه لينقذنا كل منا , ليس فقط هذه الدوله |
Sadece bu seferlik, özel içecek şişemden bir şey içebilirsin. | Open Subtitles | حسن ، فقط هذه المرة ، يمكنك الاحتساء من قنينة مياهي المميّزة |
Sadece bu gecemiz boş ve gerçekten de sizinle geçirmek istiyorduk. | Open Subtitles | لدينا فقط هذه الليلة حرّة وأردنا حقا أن نُقضّيها معكم |
Tekrar aynı hayali gördüm, Sadece bu sefer, sonsuzluk işareti dikey olarak göründü, yatay bir şekil yerine, ...dikkat edin, bu diğer taraftan, altı sembolü engeller, ve yine de, altı sembol yalnızca veritabanımızdaki tek bir adresle uyuşuyor. | Open Subtitles | كان لدي نفس الحلم مجدداً فقط هذه المرة يبدوا شكل اللانهائية , عامودي وليس أفقي ولاحظت , مجدداً أنه يتقاطع مع ست رموز |
Bunu yapmalarının sebebi zayıf alt kısmı koruması ve Sadece bu keskin iğneli pulları açığa çıkarması. | Open Subtitles | والسبب فى ذلك هو إنهم يغطون الجانب السفلى الضعيف ويبرزون فقط هذه الحراشيف الشائكه الحاده جداً |
- Hayır, Sadece bu seferlik. | Open Subtitles | وليس لتكون كلبك البوليسى كلا ، انه فقط هذه المرة |
Açtığımda kimse yoktu, Sadece bu çanta vardı içinde tam olarak 17.342 dolar vardı! | Open Subtitles | فتحته،لم يكن هناك احد فقط هذه الحقيبة مليئة بـ 17342ألف دولار بالتمام |
Bunun rahipleri falan yoktur bir din değildir Sadece bu tip Arnold, usta bir zuk. | Open Subtitles | هذا الأمر متدين لكن فقط هذه يمكن أن تحصل عليه |
Cüzdan ve kimlik yok. Sadece bu ve bu var. | Open Subtitles | لا محفظةٌ و لا بطاقةُ تعريف فقط هذه و ... |
Sadece bu öldürücü bakışlarla bana meydan okuyabilecek güçte olduğunu düşünürüm. | Open Subtitles | فقط هذه النظرات القاتلة ستجعلني أفكر في عمل شيء لك |
Bunun gibi on binlerce anımın olması ya da Sadece bu anın olması önemli değil. | Open Subtitles | لن يهمني لو كان لي 1000 لحظة مثل هذه أو فقط هذه اللحظة ,لأنه |
Seni dinlemeliydim. Sadece bu seferliğine, bence haklıydın. | Open Subtitles | كانَ عليَ ان استمعَ إليكَ فقط هذه المرة ، اعتقد انكَ محق |
Uyandığımda yanımda Sadece bir oyuncak köpek vardı. | Open Subtitles | إستيقظت ورأيت أن كل ماهناك هو فقط هذه اللعبه المحشوه |
Amaçsız mastürbasyonun için harcadığın onca zamanı düşününce Sadece bir seferlik olsun, cinsel organını gerçekten bir şey başarmak için kullanmayı düşünmelisin! | Open Subtitles | بالنظر لكمية الوقت التي تقضيها بالاستمناء ربما تضع بجسبانك فقط هذه المرة |
Tekrar neokorteksimizi genişleteceğiz, Ancak bu sefer kapalı alanın sabit mimarisiyle sınırlı olmayacağız. | TED | سنقوم مجددًا بتوسيع قشرتنا المخية الحديثة، فقط هذه المرة لن نقتصر على تصميم هندسي سياجي معين. |
Servetini geri alamadan öldü ve geride Yalnızca bu haritayı bıraktı. | Open Subtitles | هو مات قبل أن يمكنه أسترجاعه وترك خلفه فقط هذه الخريطة |