Pekala, uyar onları. Etrafta dolanmaları için fazla vaktimiz yok. | Open Subtitles | حسناً قومي بالضغط عليهم فليس لدينا وقت ليقضوه في البحث بالجوار |
Ama peşimizde onlar varken, vaktimiz yok. | Open Subtitles | ولكن بملاحقتهم لنا، فليس لدينا وقت |
Fazla vaktimiz yok. Anlıyormusun? Bu bir saçmalık. | Open Subtitles | فليس لدينا وقت لهذا هذا سخيف |
İçimden bir ses yanında güzeli olmadan çirkini bulmak için fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | ثمة ما ينبئني أنّه دون جمالها ليهدئ من الوحش، فليس لدينا وقت كافٍ. |
Acele et ve kararını ver. Boşa harcayacak zamanımız yok. | Open Subtitles | حسناً، أسرعي في اتخاذ قرارك فليس لدينا وقت لنضيعه |
Şimdi kes ağlamayı, gözyaşı dökmek için vaktimiz yok. Seni tekrar görmek güzel Caroline. | Open Subtitles | كفّي عن بكائكِ، فليس لدينا وقت للدموع تُسعدني رؤيتكِ مُجدداً يا (كارولين) |
Çok vaktimiz yok. "Hadi" mi? | Open Subtitles | هيا بنا, فليس لدينا وقت |
Bekleyecek vaktimiz yok. | Open Subtitles | فليس لدينا وقت لشيء آخر |
Git! Kaybedecek zamanımız yok! | Open Subtitles | اذهب فليس لدينا وقت |
Mac, eğer haklıysan ve karaciğeri başkasına nakledeceklerse, fazla zamanımız yok demektir. | Open Subtitles | ماك)، لو انك محق، وأنهم سيقوموا بزراعة) كبدها لشخص آخر، فليس لدينا وقت كثير |
Hayır şimdi buna zamanımız yok. Teşekkürler. | Open Subtitles | لا , لا , فليس لدينا وقت الان شكرا لك! |
Anlayacağınız, fıkralara hiç zamanımız yok. | Open Subtitles | لذا فليس لدينا وقت للطرائف |
Bırak bu işleri Reggie, bunun için zamanımız yok! | Open Subtitles | أنت فلتفق ما أنت فيه يا (ريجى ) ,فليس لدينا وقت لهذا |