"فمه" - Translation from Arabic to Turkish

    • ağzına
        
    • ağzı
        
    • Ağzının
        
    • ağız
        
    • ağzıyla
        
    • Ağzındaki
        
    • çenesinin
        
    • dudağından
        
    • ağzını
        
    • çenesini
        
    • ağzında
        
    • ağzından
        
    Cross ağzına zararsız bir alerji hapı atmış ve siyanür olduğunu söylemiş. Open Subtitles كروس وضع فى فمه قرص مضاد لحمى القش واخبره انه قرص سيانيد
    Aletini ağzına aldığında da bu kadar çok konuşuyor mu? Open Subtitles عندما تضع قضيبك في فمه هل يستمر بالتحديث مثل الآن
    Ona, psikolojik yardımı, yasal desteği sağlayabileceğimizi söyledim. Ama ağzına siyanürü koyamazdık. Open Subtitles عرضت عليه مساعدة نفسية، دعماً قانونياً لكننا لن نضع السيانيد في فمه
    ağzı metal dolu bir adamı öpmek nasıl bir duygu? Open Subtitles ما هو شعورك عند تقبيل رجل و فمه مليء بالمعدن؟
    Adamın elinde bir kol ve kahrolası ağzı kanlar içinde. Open Subtitles حاملاً تلك اليد بيده، والدماء في كل أنحاء فمه اللعين
    Çürüyen deri solması ve Ağzının çevresinde, tükürük bezlerinin fazla uyarılması. Open Subtitles جلدي نخري، تغيير اللون وحول فمه ، فرط في الغدد اللعابية
    Anlıyorum. Bu tıbbi destek ilacını bebeğe ağız yoluyla verin. Open Subtitles قد يكون علاجه في أحد هذه المواد ضعيها في فمه
    Bu daireyi kiralayan inatçı ve ayağını ağzına sokan bir kardeş zaten var. Open Subtitles هناك فعلاً أخ برأس الثور الذي يضع قدمه في فمه يستأجر هذه الشقة
    Ona yemek yağı ve parafin içirmiş bir de ağzına çamaşır suyu dökmüşler. Open Subtitles أجبروه أن يشرب زيت الطهي والدهن و أيضا حشروا مسحوق الغسيل في فمه
    Bu çocuk her ağzına açtığında bir sürtükten tokat yemiş gibi görünüyor. Open Subtitles هذا الصبي ينتظر ليحصل على كفّ في كل مآره يفتح بها فمه.
    Tek istediği bana sakso çekmek ve ağzına boşalmamı sağlamaktı. Open Subtitles كل ما أراده هو مص قضيبي وأن أقذف داخل فمه
    ağzına silah dayayıp ateş etti ama onu da beceremedi. Open Subtitles صوّب على نفسه عبر فمه ولكنه اخفق في ذلك ايضا
    Beni öptüğü için o güzel ağzına yumruğu indirmedim henüz. Open Subtitles فما أزال مدينة له بلكمة على فمه الجميل بسبب تقبيلي
    Erkek arkadaşı ise ağzı bağlanıyor, saldırılıyor ve şuurunu kaybedene kadar dövülüyor. TED و صديقها قد سُد فمه وهُوجم و ضُرب حتى فقد وعيه.
    Çarşının ortasına yığılıverdi ağzı köpükler içinde, ses çıkaramaz oldu. Open Subtitles لقد سقط أرضاً وخرج الزبد من فمه وفقد القدرة على النطق
    Birinin ağzı çok pis, biliyor musun? Open Subtitles هل تعلم انه هناك احد ما رائحة فمه تشبه الكاكا
    Geriye tek kalan, Ağzının ve kıçının etrafında birkaç yara. Open Subtitles كل ماتبقى القليل من ندوب الحولة فمه و فتحة الشرج.
    Ağzının içine bir çeyreklik koyarsan, dilek dileyebiliyorsun. Open Subtitles وإذا أدخلتي ربعا داخل فمه تستطيعين أن تطلبي أمنية ..
    Siyahi biri, koca gözler, bir ağız dolusu dişler. Open Subtitles فتى زنجي ، عيناه كبيرتان وأسنانه تظهر من فمه
    Bu tablo beni üç sebepten devam etmekten alıkoydu: Birincisi, gülümseyen ağzıyla hüzünlü bakan gözleri arasındaki kopukluk. TED أوقفتني هذه اللوحة لثلاث اسباب: أحداها هو عدم الترابط بين فمه المبتسم وعيناه الحزينتان
    Ağzındaki tabakaya ve gözlerindeki bulanıklığa dayanarak, güçlü bir sakinleştiricinin enjekte edildiğini düşünüyorum. Open Subtitles أستنتج من الغشاوة حول فمه وتكدّر عينيه، أنه على الأرجح حُقن بمخدر قوي،
    "Şimdiye kadar çenesinin en uzun süre kapalı görüşüm bu herhalde." diye düşündüm. Evet. Open Subtitles "ربما يكون هذا اطول وقت اراه فيه ويكون فمه مغلق"
    Herkesi dudağından öpüp perhizi gerçekten önemsediği kişiyle uygulayan bir kadın olarak mı? Open Subtitles أهذه نصيحة من امرأة تقبل أي شخص من فمه... ولكن تمتنع عن ذلك مع الشخص الذي تحبه فعلاً؟ حسنا، أتعلمين؟
    Bugün, ağzını açamayan, bu yüzden kalbini açmayı öğrenen bir adamla tanışacağız. Open Subtitles اليوم سنلتقي برجل الذي لم يستطيع فتح فمه لذا تعلم فتح قلبه
    çenesini kapalı tutmayı bilen bir tek o var tanıdığım bazı insanların aksine. Open Subtitles هو الوحيد الذي يعرف كيف يبقي فمه مغلقاً على خلاف بعض من أعرف.
    Fakat benim size söyleyeceğim şuydu, ağzında bir parça yiyecekle Bay Rinditch'in penceresinden atlarken gördüm. Open Subtitles ولكن ما كنت اريد قوله هو اننى رأيته يقفز من نافذة السيد ريندش وفى فمه قطعة من الطعام
    Onun sebebi, ağzından çıkan, büyük, pis çivili sümüklü böcek olmasın? Open Subtitles حسناً، ربما لأن بزّاقاً عملاقاً، لزجاً، وشوكياً قد خرج من فمه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more