Bu kıymetli sandık içinde 14 farklı çelik kılıç yatardı. | Open Subtitles | في داخل هذه البيوت صندوقٌ بهِ أربعةَ عشرَ سيفاً فولاذياً |
Telleri vidalamak zorunda değil hatta çelik bir boru da kullanmayabilir ve bunları yapmazsa tamamiyle güvenli bir hale gelebilir ama bomba ölümcül olmaz. | Open Subtitles | ليس عليه أن يستخدم أغطية خيطية وليس عليه أن يستخدم حتّى أنبوباً فولاذياً وسوف تكون |
Efendim geçen sefer sizinle birlikte koskoca bir çelik köprüyü takas ettik. | Open Subtitles | حسناً يا سيّدي، تبادلنا آخر مرّة جسراً فولاذياً وأنت على متنه |
İki hafta önce, çelik bi masanın... kimse dokunmadığı halde hareket ettiğini gördüm. | Open Subtitles | قبل اسبوعين, رايت مكتباً فولاذياً... يتحرك دون ان يلمسه احد... |
Herkesin, kendisinden nefret ettiğini bilen adam hakkında. Ama O, çelik atını sürerek... Bolivya'ya kaçıyor. | Open Subtitles | إنها عن رجلٍ يعلم أنّ الكل يكرهونه ورغم ذلك يمتطي جواداً فولاذياً هارباً لـ(بوليفيا) |