Bu şey her neyse, buradan 150 km uzakta gibi görünüyor. | Open Subtitles | أياً ما كانت ماهيّة هذا الأمر، فيبدو أنه لا يحدث على بعد 90 ميلاً من هنا |
Martı yavrularından oluşan ve bol olan erzakla beslenen 8 tilki yavrusu sınırsız enerjiye sahipmiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | بالتغذّي على الإمداد الوفير من فراخ الغلموت فيبدو أن لدى الثمانية أشبال طاقة غير محدودة |
Fakat şu ana kadar çevirebildiğim kadarıyla, sadece saf nefret dışında sevgiyi hissetme yeteneği yok gibi görünüyor. | Open Subtitles | ولكن مما استطعت ترجمته فيبدو أنه ليس بمقدورها الشعور بالحب فقط الكراهية الصافية |
Görünüşe göre insani yardım çalışanlarına yapılan saldırılar için bir sonuç yok. | TED | فيبدو أنه ليس هناك أي عواقب للهجمات التي ترتكب ضد عمال الإغاثة الانسانية. |
Gözlüğüm. Ve...temel ihtiyaçlar. Görünüşe göre bir süreliğine hiçbir yere gitmiyoruz. | Open Subtitles | أكواب ، و مؤن فيبدو أننا لن نرحل من هنا لبعض الوقت |
Kelimeleri hakiki anlamıyla düşününce doğrudan kurbanlara sesleniyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | فيبدو كأنه يتحدث مباشرة الى الضحايا هل كتبت الرسالة بدم الضحايا؟ |
Bir iğneyle beynimi kurcalamana izin veriyorum. Sana güveniyorum gibi görünüyor. | Open Subtitles | أنا على وشك أن أدعك تثقب رأسي بواسطة إبرة، فيبدو أنني أثق بك |
Sizin acı çektiğinizi görünce acıma duygusundan dolayı, bir hata yapmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | و برؤيت كم انتما تتألمان فيبدو انه اقترف خطأ |
Belki de kimin arkadaşların olduğunu unutmamalısın. Onlara ihtiyacın olacakmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | ربّما عليك تذكّر هويّة أصدقائك، فيبدو أنّك ستحتاجهم. |
Eğer çalışıyor gibi görünüyor olarak ı görerek, anlamına gelir. Nişanlım rehin aldı piskopatla. | Open Subtitles | فيبدو أنّك تتعاون مع مختلّة شريرة والتي اتّخذت خطيبتي رهينة. |
Kilikyalılardan gözünü ayırma. Misafirlikleri hoşuna gitmiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | فلتراقب الصقليين فيبدو أنك تفضل رفقتهم |
Kilikyalılardan gözünü ayırma. Misafirlikleri hoşuna gitmiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | فلتراقب الصقليين فيبدو أنك تفضل رفقتهم |
Sizden sakladığı bir kaç şey var gibi görünüyor Ekvatorlu kızla evlendiği gerçeğini sakladığı gibi. | Open Subtitles | ، فيبدو أنّ هنالك بعض الأمور الّتي أخفاها عنكما . "كحقيقة أنّه متزوجٌ من تلك الفتاة من "الإكوادور |
Ve gözlerindeki bakışa göre, verilecek tavsiyelerin var gibi görünüyor. | Open Subtitles | ووفقًا لنظرتك، فيبدو أن لديك نصيحة لي. |
Küçük gibi görünüyor. | Open Subtitles | فيبدو الموضوع بسيطاً |
Eğer Tanrı bizim çobanımızsa Görünüşe göre kuzularından biri yolunu kaybetmiş. | Open Subtitles | إن كان الرب هو راعينا فيبدو أن أحد حملانه قد ضلّ طريقه |
Görünüşe göre genetik bir diz hastalığım var. | Open Subtitles | فيبدو أننى لدى مشاكل جينية وراثية فى الركبة |
Evet, o konuya gelince Görünüşe göre dün gece ölümcül bir uyuşturucu olduğunu düşündüğün bir şeyi kendine enjekte etmiş halde bulundun. | Open Subtitles | أجل، بشأن هذا، فيبدو أنّكِ ليلة البارحة وجدتِ وتعاطيتِ ما حسبتيه قد يكون مخدّراً مميتاً |
- Görünüşe göre şöminenin üstünde kayıp bir şey var. | Open Subtitles | فيبدو أنّ شيئاً مفقوداً -من أعلى مدفئتكم ؟ |
Evet. Hiçkimse şikayet etmiyor. Görünüşe göre herkes onu seviyor. | Open Subtitles | لا شكوي من أحد فيبدو أن الجميع يحبه. |
Görünüşe göre Malibu'da yaşamaya devam edeceğiz ve Phil de gittiğine göre, Malibu'ya biraz şekil vereyim diye düşündüm. | Open Subtitles | حسنٌ، وكما تعلم فيبدو أننا سنمكث في (ماليبو) هنا و(فيل) متعاقد عن العمل مؤقتًا فظننت أنه بإمكاني إعادة ترتيبها |