Sen bende, benim kendimde gördüğünden çok daha fazlasını gördün. | Open Subtitles | أنكِ رأيت المزيد فيّ أكثر مما رأيت يوماً في نفسي |
Sonuç olarak, yıllar önce olan ve bende oldukça büyük bir etki yaratan o parçaya dönmek istiyorum. | TED | إذاً في الختام، أريد الرجوع لتلك اللوحة التي تركت فيّ أثراً عميقاً كل تلك السنيين الفائتة. |
benden nasıl şüphelenirsin. | Open Subtitles | كيف تجرؤ علي الشك فيّ أنا، التي مجرد التفكير |
Zaman aldı fakat bu konuşmalar sonunda içime şüphe tohumları ekti. | TED | أخذ الأمر بعض الوقت، لكن في النهاية زرعت هذه الحوارات بذور الشك فيّ. |
Cassandra bana başkasıyla görüştüğünü söyleyince içimde bazı hisler uyandı. | Open Subtitles | عندما كاساندرا أخبرتْني بأنّها كَانتْ تَرى شخص آخر، صَحّى شيءاً فيّ. |
Bunu görmek zorunda kaldığın için üzgünüm. hakkımda ne düşünüyorsundur bilemiyorum. | Open Subtitles | يؤسفني أنّك رأيت ذلك، لا يمكنني تصوُّر ما تظنّه فيّ الآن. |
Hayır, böyle düşünmüyorsun. Sen hep bende yanlış bir şeyler olduğunu düşündün. | Open Subtitles | لا، أنت لا تعتقدين ذلك أنت دائما ترين شيئا خاطئ فيّ |
Onu ben yarattım zaten." Kimse bana sorun bende diyemez. | Open Subtitles | أنا مخترع تلك العبارة، لا أحد يخبرني أن العيب فيه وليس فيّ |
"Sorun sende değil, bende."yi ben keşfettim. Kimse bana "Sorun sende değil, bende" diyemez. | Open Subtitles | أنا مخترع تلك العبارة، لا أحد يخبرني أن العيب فيه وليس فيّ. |
Büyük ortaklarımın bende gördükleri her neyse, bunu sağlayamamaktan korkuyorum, | Open Subtitles | خائف من لا يَقِيسُ يعود إلى مهما شركائي الكبار رَأوا فيّ. |
Aslında bende yanlış hiçbirşey yokmuş. | Open Subtitles | حسناً ، اتضح أنه لم يكن فيّ من مشكلة أبداً |
O en iyimizdi. Ve bende ne bulduğu konusunda hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | لقد كانت أفضلنا، وليس لدي أدنى فكرة ما الذي وجدته فيّ |
Ama ay içinde ilk kez eski benden birşeylerin beni heyecanlandırdığını hissettim. | Open Subtitles | لكن لأول مرة منذ أشهر شعرت بشيء قديم ما تحرك فيّ |
Eğer benden şüphe ediyorsanız hepinizi sikeyim Ben bir beyaz serseriyim, söylüyorum gururla | Open Subtitles | اللعنة عليكم جميعاّ إذا تشكواّ فيّ أنا قطعة بيضاء لعينة نفاية، اقوله بشكل فخور. |
Sonunda benden bir şeyler kaptığını görmek güzel. | Open Subtitles | جيّد, أنا سعيد برؤيته يفكر ويؤثّر فيّ هكذا |
Aslinda aramizda hiçbir sey geçmedi. içime kadar islemis sanirim. | Open Subtitles | أعني، لم يحدث شيئًا بيننا، إنّه أثّر فيّ فحسب، حسبما أظنّ. |
Veya zehrini içime bırakacaksın ve beni aynı kendin gibi bir şeye çevireceksin. | Open Subtitles | أو تضخّان فيّ سمّاً كاملاً حتى أتحوّل إلى شخص مثلكما |
İnsanlığın potansiyeli. Oma'nın benim içimde gördüğüyle aynısı. | Open Subtitles | إمكانيات الجنس البشري هذا نفس الشيء الذي رأته أوما فيّ |
Ama benim hakkımda böyle hissetmedi. Ve o şekilde sizin gibi düşünmedi. | Open Subtitles | ولكنّ ذلك لم يكن رأيها فيّ ولم يكن رأيها في أي منكم |
Ya da baska biri sakso cekerken V gozumun icine bakiyor gibi oldu. | Open Subtitles | أمّ أنهُ مثل (فيّ)تحدّق بي ويُمنحُ ليّ جنسًا فمويًّا. |
Ben bir kurtum. Sen benim içimdeki kurtla koşuyorsun. Bu seni kuzu yapmaz. | Open Subtitles | أنا ذئب، و هذا ما يجذبك فيّ ذلك لا يجعل منك حَمَلاً |
Fey gibi bir kadını da. Cher çok fena bozulmuştu. | Open Subtitles | او إمراءه مثل فيّ لقد كان تشير يشعر بالغضب |