"في أوقات مختلفة" - Translation from Arabic to Turkish

    • farklı zamanlarda
        
    • farklı zamanlarında
        
    Yolculuk farklı zamanlarda, farklı yerlerden başlamıştı ve seyahat için farklı planları vardı. TED فقد غادرت الرحلات في أوقات مختلفة ومن مواقع مختلفة، وكان لديهم خطط مختلفة جدًا للرحلة.
    Bu seçimler hamilelik sırasında farklı zamanlarda oluyor. TED وتحدث هذه القرارت في أوقات مختلفة من فترة الحمل.
    Ve bu kanın, kurumuş kan olmasına rağmen, yıllarca sonra farklı zamanlarda sıvıya dönüştüğü söyleniyor. Open Subtitles وهذه الدماء مع أنها دماء جافة يقال أنه في أوقات مختلفة كل عدة سنوات تتحول للحالة السائلة
    İkisi de aynı hastaneye gitmiş, ama farklı zamanlarda farklı programlar için. Open Subtitles لكن لسببين مختلفين , و في أوقات مختلفة ربما الجانية تعمل في مستشفى ؟
    O yeri günün farklı zamanlarında ziyaret edin ve komşularla gürültü hakkında konuşun. TED زوروا الملكية الجديدة في أوقات مختلفة خلال اليوم وتحدثوا مع الجيران عن الضوضاء.
    İkinizi farklı zamanlarda ve dünya boka sardıktan sonra tanıdım. Open Subtitles لقد عرفت كلاكما في أوقات مختلفة ولكن عرفتكما بعدما ساءت الأحوال
    Ve bu fotonların ufacık bir kısmı kameraya geri dönecek. Fakat ilginçtir ki kameraya farklı zamanlarda geri dönecekler. TED وجزء صغير من الفوتونات سيقوم بالفعل بالعودة إلى آلة التصوير، ولكن بشكل أكثر إثارة للاهتمام ستصل جميعها في أوقات مختلفة قليلا.
    Bir donanım alıp, bunun farklı zamanlarda farklı şeyler yapmasını sağlayabilirsiniz, ya da donanımın farklı parçalarının farklı şeyler yapmasını. TED يمكنك أن تأخذ جهاز وتجعل هذا الجهاز يقوم بأشياء مختلفة في أوقات مختلفة أو تجعل أجزاء مختلفة من الجهاز تقوم بأشياء مختلفة
    Farklı yerlerde ve farklı zamanlarda gözaltına alındılar, hepsi aynı tarihte infaz edildi. TED كلهم تم أعدامهم في نفس التاريخ , كلهم كان القبض عليهم في نفس الأماكن . و في أوقات مختلفة .
    Mağaralar içindeki kayaları alırlar ve onları keserek bir ağacın halkalarına benzer şekilde taşlar içindeki katmanlara bakarlar, yaşını bularak farklı zamanlarda gezegenimizdeki iklim hakkında bilgi edinirler. TED يمكن أن يأخذوا الصخور التي بداخل الكهوف، ويمكن أن يقطعوها ويلقوا نظرة على الطبقات التي بداخل الحجارة، مثل حلقات الشجرة، و يمكنهم الرجوع إلى الماضي والتعرف على مناخ كوكبنا في أوقات مختلفة.
    Olan şey şu ki fiyat aşağı indiğinde, insanların gün içinde normaldekinden daha farklı zamanlarda Uber kullanma ihtimalleri ve daha önce kullanmadıkları yerlerde kullanma ihtimalleri oluyor. TED ما يحدث هو عندما ينزل سعر السهم ، الناس تميل أكثر لاستخدام أوبر في أوقات مختلفة من اليوم خلافا لما يمكن أن يكون، و أنهم أكثر عرضة لاستخدامه في أماكن لا يمكنهم من قبل.
    farklı zamanlarda saat gibi geri dönecekler. TED فهم سوف يعودون إليها في أوقات مختلفة
    Her hafta farklı zamanlarda ortaya çıkar. Open Subtitles لذا فهي تأتي في أوقات مختلفة كلّ أسبوع.
    Yani, farklı zamanlarda. Open Subtitles ولكن في أوقات مختلفة.
    farklı zamanlarda iyileşmişler. Open Subtitles -كلّها إلتأمت في أوقات مختلفة
    Bu uygulama, Flickr tarafından geo-register edilmiş görüntüleri foto-sentetik benzeri bir süreç ile bizim görüntülerimizle bağlantılıyor, böylece -- Şu anda göstermek istediğim resmin bu olduğundan çok emin değilim, ama -- (Kahkahalar) Ama dikkat edin -- burası elbette çok popüler bir turistik mekan, ve burada pek çok resim çekilmiş, bu resimlerin her biri de farklı zamanlarda çekilmiş. TED هذا التطبيق يأخذ تصوير هندسي مسجل من فلكر ويستخدم عمليات شبيهة ب photosynth لربط ذلك التصوير بالتصوير الخاص بنا، لذلك -- لست متأكدا اذا كان هذا الذي كنت اعني عرضه، ولكن -- (ضحك) لكن لاحظ -- وهذا هو، بطبيعة الحال، موقع سياحي شهير، وهناك الكثير من الصور من حولنا هنا، وقد التقطت جميع هذه الصور في أوقات مختلفة.
    Yılın farklı zamanlarında, farklı miktarlara mal olurlar Open Subtitles في أوقات مختلفة من السنة، أنها تكلف مبالغ مختلفة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more