Eğer sen de orada olsaydın ormanda yaşamak sorun olmayabilirdi. Kardeş ile her şey daha iyi. | Open Subtitles | لكان العيش في الأحراج طيّبًا لو كنت معي، كلّ شيء أطيب برفقة أخ. |
Hava aydınlanacak birazdan. ormanda güzel bi yürüyüş gibi olacak. | Open Subtitles | سيشرق الضوء قريبًا، سيكون السير في الأحراج جميلًا. |
Bir ara ormanda işler karıştı. | Open Subtitles | ،الأمور تقريبًا كما وصفها الرجل .تفاقمت الأمور قليلًا في الأحراج |
Bu ormanda takılıp kalmak için uzun bir süre. | Open Subtitles | -يا للعجب , هذه فترة طويلة تعلق بها في الأحراج , أليس كذلك ؟ |
Belki de bardan bir şişe kapıp ormana doğru gitmiştir. | Open Subtitles | لعلّ دايمُن مُحقّ، ربّما أخذ زجاجة خمر وتوارى بها في الأحراج |
Bir yıl önce ormanda şehirli bir çocuğu ölü buldular. | Open Subtitles | -قبل نحو عام عثروا على أحد الفتية المحليين ميتاً في الأحراج |
Yalnızca ormanda, Büyükanne'nin kulübesinde ya da yalnızca Londra'da yaşamıyorlar. Şehirdeler. Aramızda yaşayıp, aramızda çalışıyorlar. | Open Subtitles | إنّهم لا يقبعون بكوخ الجدة الذي في الأحراج أو بـ (لندن)، إنّهم هنا بالمدينة يعيشون بيننا. |
Orada... ormanda birşeyler var. | Open Subtitles | ثمّة شيء ما في الأحراج. |
ormanda ona kendimi sen olduğuma inandırdığım yerde. | Open Subtitles | -إنّه في الأحراج حيث أقنعته أنّي أنتَ |
ormanda saklanıyor anne. | Open Subtitles | {\pos(190,210)} إنّه في الأحراج يا أماه، يتوارى. |
Hayır. Az önce Jay'in ailesine dün gece çocuklarının cesedini ormanda bulanın ben olduğumu söyledim. | Open Subtitles | كلّا، أخبرت والديّ (جاي) توًّا أنّي وجدت ابنهما ميّتًا في الأحراج ليلة أمس. |
Caroline ile tüm günümüzü ormanda bir ayıcık aramakla geçirdik. | Open Subtitles | (كارولين) وإيّاي أمضينا اليوم كاملًا ننقب في الأحراج عن دمية دبّ |