Ve buna güzel bir örnek ise Portekiz'deki Rio Tinto'dur. | TED | والمثال الجيد لهذه الفكرة هي ريو تينتو والتي تقع في البرتغال |
Babam, İspanya'da ki Franco'ya karşı muhalifler için Portekiz'deki Salazar karşıtı muhalifler için Yunanistan'da albayların diktatörlüğüne karşı, Fransa'da bile sahte evraklar hazırladı. | TED | والدي زور الاوراق للمنشقين عن فرانكوا في اسبانيا .. وسالازار في البرتغال و الديكتاتوريين في اليونان وحتى في فرنسا |
Siza ise Portekiz'de devam etmiş, daha otantik bir yerde. tarihi dokuya bağlı modern bir ifade ortaya çıkarmış. | TED | سيزا، بالمقارنة، استمر بالعمل في البرتغال حيث كان العمل الحقيقي وطور لغة معاصرة مرتبطة باللغة القديمة التاريخية |
Portekiz'de bir arkadaşımın dedesi bir bisiklet ve çamaşır makinesi parçaları ile ailesi için bir taşıt yapmış. Bu sayede ailesini taşıyabilmiş. | TED | لدي صديق في البرتغال جده بنى سيارة من دراجة و غسالة ملابس ليستخدمها للتنقل |
İyi çalıştığını bildiğiniz yollardan biri, Portekiz'de neredeyse kimse eski sisteme dönmek istemiyor. | TED | ومن بين الطرق التي تبين نجاح هذه العملية هي أنه لا أحد في البرتغال يريد الرجوع الى النظام القديم. |
Portekiz'de, Garrpe ve ben çocukken, bize Tanrı'yı o öğretti. | Open Subtitles | عندما كنّا أطفالا في البرتغال أنا و غاربي؛ قام بتعليمنا عن الرب |
Sadece ona bakarak, onun ucuz bir ayakkabı olduğunu ve Portekiz'de üretildiğini tahmin ettiğimi, söyleyebilirim, fakat kimin umurunda? | Open Subtitles | بالنظر إليه قد أقول حذاء رخيص وأحزر أنه مصنوع في البرتغال لكن من يهتم ؟ |
Aslında evet. Portekiz'de şövalye ilan edildim. | Open Subtitles | نعم،في الحقيقة،إنه كذلك لقد أصبحت فارساً للتو في البرتغال |
ingilizler, Portekiz'e indiler ve ben bu hastaneden sorumluyum. | Open Subtitles | البريطانيون هبطوا في البرتغال وأنا مسؤول عن هذا المستشفى |
İspanyollar yetmezmiş gibi şimdi de Portekizliler Kolomb'un Portekiz'de doğduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | الاسبان سيئون بما فيه الكفاية، ولكن الآن البرتغاليون يقولون ان كولومبوس ولد في البرتغال. |
Üç yıl Portekiz'de kaldığını bana sen söyledin. Bu zaman zarfında kaç cinayet işlenmiş olabilir? | Open Subtitles | أنت قلت إنه أقام ثلاث سنوات في البرتغال كم عدد الجرائم التي أرتكبت في ذلك الوقت ؟ |
Portekiz'de yaşamayı düşünmezken, benimle gelmenizi isteyemem. | Open Subtitles | ..أن تأتين معي حين لم تتوقعن العيش في البرتغال |
Amcamdan Portekiz'deki güvenliğim hakkında emin olmasını istedim. | Open Subtitles | لقد سألت عملي ليتأكد عن حمايتي في البرتغال |
diyecekler. Amaç, Portekiz'deki her bağımlının sabah yataktan kalkıp yapacak bir şeyi olduğundan emin olmaktı. | TED | والهدف في البرتغال كان التأكد من أن كل مدمن لديه شيء يشجعه على النهوض من فراشه صباحًا. وعندما ذهبت وقابلت المدمنين في البرتغال |
Geçen yaz, iki hafta Portekiz'deydik. | Open Subtitles | إنه في البرتغال منذ الصيف الماضي |
Rossi şampiyonluğu beş puanla kaçırdı, yani Portekiz'de Toni Elias'a yenilip ikinci olduğunda kaybettiği puan farkıyla. | Open Subtitles | روسي" خسر البطولة بخمس نقاط فارق" "و هو نفس الفارق الذي كان في "البرتغال "بعد أن هزمه "طوني إلياس |
Portekiz, Yunanistan. Hatta Almanya'da. | Open Subtitles | في البرتغال واليونان وحتى ألمانيا |
Felaket olur... Portekiz'deki çocuklar açısından. | Open Subtitles | ستكون كارثة للاطفال في البرتغال |
Görünüşe göre Portekiz'de bazı şeyleri farklı yapıyorlar. | Open Subtitles | واضح أنهم يفعلون الأشياء على نحو مختلف في "البرتغال" |
Portekiz'de yaşarken uyman gereken kurallar. | Open Subtitles | قوانين؟ قوانين عندما تعيشين في البرتغال |