Sonra büronuza gidersiniz ve Buzdolabında belli bir marka su vardır. | Open Subtitles | الآن دخلت إلى مكتبك وهناك ماركة معينة من الماء في الثلاجة. |
Bunun da Buzdolabında, tereyağının yanında olması gerekiyor. -Kasık merhemi- | Open Subtitles | ،وهذا يجب أن تكون في الثلاجة إلى جانب علبة الزبدة |
Market alışverişindeki aksilikten ötürü Buzdolabında yedi dakika kadar durmuşlar. | Open Subtitles | لعطل في البقالة لقد وضعوا في الثلاجة قرابة 7 دقائق |
Şimdi,kim kusmadan en uzun süre dayanırsa... dolapta kalan son parça pastayı alacak. | Open Subtitles | الآن من يشرب ويبقى لأطول وقت يأخذ آخر قطعة من الفطيرة في الثلاجة |
Döndüğünde Buzdolabına biraz koyarım senin için. | Open Subtitles | سأحتفظ لك ببعضاً منه في الثلاجة لحين عودتك |
40 şişe acı sosun ve Buzdolabında üç kafa vardı. | Open Subtitles | لديك أربعين نوعا من الصلصة الحارة وثلاثة رؤوس في الثلاجة. |
İlk olarak, onları bir Buzdolabında ya da buz yatağında uyuştururuz. | TED | أولاً: نخدّرها في الثلاجة أو على قالب من الثلج. |
Bu çocuklar Buzdolabında düzgün bir şekilde tutulmuşlar ve erimemişler dedi. | TED | إذ أنه حسب قوله فإنه وقع حفظ هؤلاء الأطفال في الثلاجة بعناية ولم يقع إذابة الثلج منهم. |
Hayır, unutmadım. Ağaç yükseldi ve Tom ve Jerry Buzdolabında. | Open Subtitles | لا، لم أنس، الشجرة قائمة و الشراب في الثلاجة |
Buzdolabında kola var. Alabilirsiniz. | Open Subtitles | هنالك بعض الكوكا كولا في الثلاجة يمكنكم أن تشربوا منها |
Ayrıca Buzdolabında kuzu pirzolası var. | Open Subtitles | .. جداً إلى المأكولات البحرية إضافة إلى أن لدّي قطع من .. . أضلاع الخروف في الثلاجة |
Buzdolabında meyve suyu, yumurta ve süt var. Mısır gevreği dolapta. | Open Subtitles | هناك عصير، وبيض في الثلاجة و رقائق الذرة في الدولاب |
Ayrıca Daphne'nin turtası hâlâ Buzdolabında duruyor. | Open Subtitles | ونعلم جميعاً أن فطيرة الراعي ماتزال في الثلاجة |
Buzdolabında biraz tavuk var. | Open Subtitles | لكن جلبت لك بعض الدجاج المثلج في الثلاجة |
Yani dolapta olanı yemek, her akşam yatağında uyumak filan? | Open Subtitles | تعرفين, اكل ما في الثلاجة انام في سريرك كل ليلة؟ |
dolapta biraz yemek artığı var, ama ne olduklarını bilmiyorum. | Open Subtitles | هناك بعض الأكل البايت في الثلاجة لكن لا أعرف ماهو |
- Rachel! - Efendim? Boş kutuyu az önce Buzdolabına koydun! | Open Subtitles | رايتشل، لقد وضعت كارتونا فارغة في الثلاجة. |
Kırmızı olanı turp turşusu Buzdolabına gidiyor. | Open Subtitles | ذات اللون الأحمر فجل كيمشي سأضعها في الثلاجة |
dolaptaki yiyeceklerin sonu kötüye gidiyor, ama hala biraz şekerim var. | Open Subtitles | بدأ الطعام يفسد في الثلاجة ولكن ما زال عندي بعض السكر |
Sadece yumurta ve avokado, ve buzdolabındaki peynir ne peyniriyse o. | Open Subtitles | مجرد بيض و أفاكادو و ما تبقى من الجبن في الثلاجة |
sen bugüne kadar gördüğüm en şişko şeysin ve ben safariye bile katıldım bana ihtiyacınız olursa, buz dolabında olacağım yeteri kadar pozunuzu aldım bay Burns, bundan sonrasını kendim halledebilirim bir gün daha ve benim bir yiğite daha ihtiyacım var | Open Subtitles | أنت أبدن شيء رأيته في حياتي ولقد ذهبت لحديقة الحيوان إن إحتجت إليّ، سأكون في الثلاجة |
Bir sonraki toplantıda anneni parçalayıp derin dondurucuda sakladığını söyleyecek olsan sen de ünlü olursun. | Open Subtitles | إذا أخبرت رجل واحد في الاجتماع القادم أن يحتفظ بأمك مقطعه في الثلاجة ستكون عندك سمعة أيضا |
TV seyrederken yemen için Dolaba yemek koydum. | Open Subtitles | تركت لك طعام البارحة في الثلاجة يا عزيزي، إنتظرني |
Şimdi izin verirsen, kafamı buzluğa sokacağım. | Open Subtitles | الآن، إذا كنت سوف عفوا، أنا ببساطة يجب التمسك رأسي في الثلاجة. |
Denize defnetme konusunda kararsız olduğun için Hamsterını iki ay boyunca buzlukta beklettin. | Open Subtitles | تركت حيوان الهامستر في الثلاجة لشهرين وأنت تتمتم وتتلعثم ليتناسب دفنه في البحر |
Buzdolabımda sudan başka bir şey yok. | Open Subtitles | كما ترون، لا يوجد شيء في الثلاجة فقط المياه، |
Bana buzdolabından beş numaralı meyve suyunu getirebilir misin? | Open Subtitles | وهل لك أن تحضري لي العصير المرقّم بخمسة في الثلاجة ؟ |