Bu şeyle Buzda bir delik açıp, balık tutmaya başlayalım mı? | Open Subtitles | نصنع ثقبًا في الجليد بهذا الشيء، ثم نبدًا الصيد؟ |
Sonunda daha dayanıklı bir Buzda postunu kurutmak için yuvarlanıyor. | Open Subtitles | أخيراً، كونه آمناً على ثلج أصلب فإنه يلف نفسه في الجليد ليجفّف فراءه |
İşte o zaman tamam dedim.. Bir şekilde, hikaye, buzun içinde.. | Open Subtitles | و ذلك حينما برغم ذلك، حسنا ، الحكاية هي في الجليد. |
100 yılın üzerinde buzun içinde donmuş durumda ve şimdi tomurcuklanmaya başlıyor. | TED | لقد بقيت متجمدة في الجليد طيلة 100 سنة، و بدأت في التبرعم الآن. |
Buzdaki kırıklardan böyle ısı bulutlarının çıkması su altında güçlü termal aktivitelerin ve yaşam bulunma olasılığı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | لو كانت تلك الهيجانات ، الحرارية تخرج من شقوق في الجليد فالأمر يعني نشاط حراري قوي و إحتمالية الحياة |
buzun içine düşmek kadar dramatik değil. | Open Subtitles | لكن ليس كإثارة السقوط في الجليد . كما تعلمين |
Bu donmuş aynı okyanus üzerinde ilk kaşiflerin gemisi hareket halindeki buzlar içinde sıkışıp kalmıştı. | Open Subtitles | في هذا المحيط المتجمد نفسه... علقة سفن المستكشفين الأوائل في الجليد المتحرك. |
- Saygısızlık etmem istemem, ama hayatım boyunca karda araba kullandım. Geri çekilebilir misiniz? | Open Subtitles | مع احترامي، أنا أقود في الجليد طوال حياتي |
Sovyetler Birliği, Alaska açıklarında Buzda sıkışan üç gri balinayı kurtarma çabalarına aktif olarak katıldı. | Open Subtitles | والان انضم الاتحاد السوفياتي الى الجهود لانقاذ الحيتان العالقة في الجليد قبالة الاسكا |
Ancak bazen balinaları düşünüyorum ve onları Buzda bulduğumuz ilk deliği olayın giderek nasıl büyüdüğünü ve sonunda tüm dünyaya ulaştığını | Open Subtitles | لكن احيانا افكر بالحيتان وتلك الحفرة في الجليد حيث وجدناها وكيف كبرت شيئا فشيئا |
Her kasım ayında Buzda balık avlamaya giderdik. | Open Subtitles | لقد إعتدنـا على الصيد في الجليد من كل نوفمبر |
Ekim ayında Buzda balık avlamaya gitmek istiyordu. | Open Subtitles | أراد الذهاب للصيد في الجليد في أكتوبر لكن أبي قال : |
Bu yılın Temmuzunda, buzula çıktık, ve Buzda büyük bir çalak bulduk. | TED | في شهر يوليو/جويلية من نفس السنة، ذهبنا إليه و اكتشفنا تصدّعا كبيرا في الجليد. |
Eskiden olduğu kadar yakışıklı değil ama bir mumyaya göre gerçekten iyi durumda çünkü donmuş bir buzun içinde keşfedildi. | TED | حسنًا، ليس وسيمًا كما اعتاد أن يكون، ولكنه في الحقيقة في أحسن مظهر كمومياء لأنه أُكتُشِف متجمدًا في الجليد. |
Hava buzun içinde hapsolur, buzu şeklini alınca "ortam" adını alır. | Open Subtitles | الهواء المحبوس في الجليد, أراح المناخ عندما تم تشكيل الجليد. |
Şimdi, dinlenen fokların etrafı Buzdaki deliklerle kaplı dolayısıyla kaçış yolu seçenekleri var. | Open Subtitles | باتت الفقمات المضطجعة محاطة بثقوب في الجليد فهي تملك حق اختيار طريق الهروب |
Aynı zamanda Buzdaki çatlakları ve büyük yarıkları da geçmek zorunda kalacaksınız. | TED | و في بعض المراحل يجب عليك اجتياز الاخاديد في الجليد بعض هذه الاخاديد |
Vidaları buzun içine koymak için yeterli vaktimiz yok. | Open Subtitles | ليس لدينا ما يكفي من الوقت لوضع المسامير في الجليد |
İnceledikleri sadece buz değil, buzun içine sıkışmış çağlar öncesinin hava kabarcıklarıdır. | Open Subtitles | ولكن أيضا فقاعات من الهواء القديم المحاصره في الجليد. |
karda iz bırakıyoruz. | Open Subtitles | نحن نترك علامات لخطوات أقدامنا في الجليد |