Ben güneybatıdayım. | Open Subtitles | وأنا في الجنوب الغربي. |
Ben güneybatıdayım. | Open Subtitles | وأنا في الجنوب الغربي. |
güneybatı'daki garip havadan yeterince nasibimizi aldık sanırım, | Open Subtitles | بدأت باكرا هذا الصباح لكني اعتقد انك اخذت نصيبك من الطقس الغريب في الجنوب الغربي |
güneybatı bölgesindeki anahtar bölgeleri boşaltmaya konsantre olmalıyız. | Open Subtitles | لذا يجب أن نكثف جهودنا في مناطق الإخلاء المركزية في الجنوب الغربي |
O Güney Batı, bu şekilde gitmeliyiz. | Open Subtitles | إذاً نحن في الجنوب الغربي لذلك علينا الذهاب بهذا الاتجاه |
Gerçekten, bu adamın güneybatıdaki en büyük taşıyıcılardan biri olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أعني، قسماً بالله، أجزم حقّاً بأن هذا الرجل لربما أحد أكبر تجار المخدرات في الجنوب الغربي. |
Gerçekten, bu adamın güneybatıdaki en büyük taşıyıcılardan biri olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أعني، قسماً بالله، أجزم حقّاً بأن هذا الرجل لربما أحد أكبر تجار المخدرات في الجنوب الغربي. |
Efendim, güneybatı kanadında sismik hareketlenme saptandı. | Open Subtitles | سيدي، أجهزة الأستشعار ترصد نشاطات غريبة في الجنوب الغربي |
güneybatı da faaliyet gösteren bir konfeksiyon zinciri var. | Open Subtitles | هذه سلاسل إقليمية للملابس تعمل في الجنوب الغربي |
Bir sürü cinayet hapisteki Aryan çetesiyle bağı güneybatıdaki en büyük meth operasyonunu işletti. | Open Subtitles | عمليات قتل متعددة، علاقات بعصابات البيض في السجون أدار أكبر عملية "ميث" في الجنوب الغربي بأكمله |
Ama bence Los Pollos Hermanos güneybatıdaki en büyük meth distribütörlüğüne paravanlık ediyor. | Open Subtitles | لكني أعتقد أن (لوس بويوس هيرمانوس) هي واجهة لأكبر موزع للميث في الجنوب الغربي. |