Seni Sırtından vurmadan o silaha ulaşabilirsen büyük General Mongo'yla dövüşme şerefine ulaşacaksın. | Open Subtitles | إذا تصل تلك البندقية قبل أن إضربْك في الظهر, أنت سيكون عنْدك شرف قتال الجنرال العظيم مونجو |
Kennedy'yi Sırtından vurarak öne devrilmesine neden oluyor. | Open Subtitles | أصابت كينيدي في الظهر سحبته لأسفل وللأمام |
Hasta 33 haftalık hamile ve şiddetli sırt ağrısından şikayetçi. | Open Subtitles | مريضة حامل بـ 33 أسبوعاً تشتكي ألم حاد في الظهر |
Mahkeme duruşmam var öğlen, ve hala halletmemiz gereken bazı şeyler var. | Open Subtitles | جلسة الاستماع خاصتي في الظهر و ما زال لدينا بعض الأمور لتسويتها |
Bu ikinci kutu ve arkada daha elimi sürmediğim dört kutu daha var. | Open Subtitles | وهذا هو بوكسلواد الثاني وهناك بوكسلوادس أربعة أخرى في الظهر أن أليس فعلت حتى الآن. |
Sonra... öğle vakti Rohan´i okuldan alıp eve getiriyorum. | Open Subtitles | بعد ذلك في الظهر اوصل روهان للمنزل بعد المدرسه |
Kırılan kemiklerden daha çok bıçakların üstünde kan olacak... çünkü artık arkamızdan vurmanıza izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | ستسيل دمـائـاً كـثيرة وسوق تكسر بعض العظامِ نحن لن نسكت ولن نضرب في الظهر مرة آخرى |
Bu yüzden sırtım ağrıyordu ve yaşlı, seksi bir kadınla ilişkiye girdim. | Open Subtitles | ولهذا السبب كان لديك تشنجات في الظهر وأيضاً علاقة غرامية مع إمرأة كبيرة بالسن ومثيرة |
Kendi adamı onu arkadan vurdu ve ölmesi için benim kapıma bıraktı. | Open Subtitles | أحد رجاله أطلق النار عليه في الظهر وتركه يموت على عتبة بابي. |
Bir arkadaş edindiğimi sandım o da beni sırtımdan bıçakladı. | Open Subtitles | اعتقدت أنني سأكسب صديقاً، لكنه في النهاية طعنني في الظهر |
Karımda disk kayması var. | Open Subtitles | زوجتي لديها مشكلة في الظهر |
Sen adama ilk işini ver, o seni Sırtından bıçaklasın. | Open Subtitles | كنت تعطي الرجل وظيفة الأولى، وانه طعن لك في الظهر! |
Evet, arkadan çıkarken Sırtından iki kez vurulmuştu. | Open Subtitles | نعم,تلقى رصاصتين في الظهر عندما كان متوجهاً للمخرج الخلفي |
Hastings'in karısı McCall'un Hastings'i Sırtından vurduğunu söyledi. | Open Subtitles | حسنا,الان,زوجة هاستينغس قالت ان ماكول اصاب هاستينغس في الظهر |
Doktor, McCall'un Hastings'i Sırtından vurduğuna emin misin? | Open Subtitles | الان دكتور انت متأكد ان ماكول أصاب هاستينغس في الظهر |
Hasta devamlı ve gittikçe kötüleşen bir sırt ağrısıyla geldi. | Open Subtitles | مريض يعاني من ألم مزمن و يزداد سوءا في الظهر. |
Hemen hemen bir yıl önce, teyzem sırt ağrıları çekmeye başladı. | TED | منذ سنة تقريبا، بدأت عمتي تعاني من آلام في الظهر. |
Oldukça sakin. öğlen civarı bir kez homurdandı sonra da çılgınlar gibi temizliğe başladı. | Open Subtitles | لقد نامت مرة وواحدة تقريباً في الظهر ثم قامت بالتنظيف الغنونى |
Astsubay kıdemli çavuş. Her öğlen buraya gelir. | Open Subtitles | انها ضابط من الدرجة الثانية تأتي الى هنا في الظهر |
Üç tane bıçak yarası sayıyorum ve arkada da beş tane gördüm. | Open Subtitles | أقوم بعد ثلاث أصابات جروح حادة ورأيت المزيد.. خمسة في الظهر. |
öğle vakti Jiraiya-san geldi, birlikte ramen yediler sonra bir yere gideceklerini söylediler. | Open Subtitles | لقد اتى جيرايا إلى هنا واكلوا الرامان مع بعضهم لقد اتى جيرايا إلى هنا في الظهر واكلوا الرامان مع بعضهم وبعدها قالوا بانهم ذاهبون إلى مكان ما |
Biz ona hep iyi davrandık. Bizi neden arkamızdan bıçakladı? | Open Subtitles | لقد كنّا لطفاء معها كيف امكنها طعننا في الظهر هكذا ؟ |