Tamamen sanal gerçekliğe girelim ve herkes siber uzayda buluşsun. | TED | سنستعمل كلنا تقنية الواقع الافتراضي، ونلتقى جميعا في الفضاء الإلكتروني. |
Daha önce de söylediğim gibi kafayı yemiş, diğerlerini öldürüp, uzayda yürüyüşe çıkmış. | Open Subtitles | كما قلت من قبل قام بحركات مجنونة قتل الباقي ثم تمشى في الفضاء |
O zaman uzayda duraklamış olan zamanınız daha çabuk geçer. | Open Subtitles | وبعد ذالك وقتك موقوف في الفضاء وسوف يمر بسرعه هائله |
Bu bize insanoğlunun 50 yıl evvel ulaşmış olduğu uzaya insanlığı taşıma konusunda daha fazla bir genişleme vermeyecek. | TED | وسوف لن يترك لنا أي زيادة في التوسع العام للبشر في الفضاء اكثر مما كنا عليه قبل 50 عاما. |
Apollo 13'de sıradışı 7 gün uzaydaki en son günlerimdi. | Open Subtitles | كانت تلك الأيام السبعة الغير عادية آخر أيامي في الفضاء |
Bu görevi yaparken uzay boşluğundaki geleceğimiz hakkında daha da derin düşünmeye başladım. | TED | إذًا بفعل ذلك، بدأت فعلًا بالتفكير بشكل أعمق بشأن مستقبلنا في الفضاء الخارجي. |
Asgard ışını uzayda yayabilmek için bir uydular sistemi geliştirdi. | Open Subtitles | اسجارد طوّرا نظام الأقمار الصناعية التي تنشر اشعاعه في الفضاء |
İşte uzayda dönüp duran gezenlerden birinin zemininde öylece sırt üstü uzandık. | Open Subtitles | هانحن ذا، مستلقين في هذا الكوكب الكروي العتيق، الذي يدور في الفضاء. |
Bu gemide bir katil var ve derin uzayda tıkıldık kaldık. | Open Subtitles | لدينا قاتل على متن هذه السفينة ونحن محبوسون في الفضاء المميت |
Fakat insanlık için asıl sorun uzayda daha büyük kaya parçalarının olması. | Open Subtitles | لكن مشكلة البشرية هي أنه هناك في الفضاء هناك دوما صخرة أكبر |
Böylece geri döndüğüm zaman gerçekten uzayda bulunmuş bir yıldızın olacak. Aman Tanrım! | Open Subtitles | بهذه الطريقة ، حين أعود ، سيكون لديكِ نجمة كان في الفضاء حقاً |
Ve bu da arka tarafından girdiğim resim çünkü uzayda çığlığını kimsecikler duymaz. | Open Subtitles | وهذا أنا أحتضنك من الخلف لأنه في الفضاء لن يستطيع أحد سماع صراخك |
Neden bu görkemli Rönesans adamı diğer tüm büyücüler uzayda gebermişken geri döndü? | Open Subtitles | حسناً ,لماذا لا يرجع رجل النهضه الجديده الى الوطن,يموت,في الفضاء مع بقية قومه؟ |
Günün birinde, uzayda mükemmel olan şeyler buluruz, değil mi? | Open Subtitles | في أحد الأيام سنجد شيء في الفضاء مذهل للغاية، صحيح؟ |
Hawking ve Gary Gibbons tarafından yapılan hesaplamalar şunu gösterdi, eğer boş uzayda karanlık enerji varsa, tüm evren ışınım salıyor. | TED | حسابات مماثلة من هوكنج و جاري جيبونز أظهرت ، أنه لو كان لديك طاقة مظلمة في الفضاء الفارغ، فإن الكون كله يشع. |
uzayda çalışmanın özelde üç saç ayağı vardır. | TED | وهناك ثلاثة أسس العمل في الفضاء من القطاع الخاص. |
En eski uzay mekiği, 70'lerde, gözünü uzaya dikmiş bilim adamları tarafından yapıldı. | Open Subtitles | مركبة الديناصور الفضائية بنيت في السبعينات من قبل علماء كانت اهتمامتهم في الفضاء |
- Sakin ol. ...anladığım kadarıyla uzaya yolladığınız mesaj ile buraya geldiler. | Open Subtitles | ما أفهمه هو أنهم وصلوا هنا بعد أن أرسلتم رسالة في الفضاء |
Bak, uzaydaki ivmemizi ve göreceli pozisyonumuzu bir gerçeklikten diğerine koruyoruz. | Open Subtitles | نحمل معنا قوتنا الدافعة وموقعنا النسبي في الفضاء من واقع لآخر. |
Geçen herkes bir tebeşir alıp yaşamlarını yansıtabilir ve kişisel isteklerini ortak bir alanda paylaşabilirdi. | TED | حيث يمكن لأي شخص يمشي التقاط قطعة من الطباشير، أن يعكس حياته، ويشارك طموحاته الشخصية في الفضاء العام. |
Üzerinde bu yansıtıcı aygıtın bulunduğu nesneleri boşlukta tespit etmek için kullanılır. | TED | يتم استخدامه لتحديد موقع أجسام في الفضاء تتوفر على علامات عاكسة عليها. |
Uzayın derinliklerine ne kadar baktıkça zamanda o kadar geriyi görüyoruz. | Open Subtitles | وكلما تعمق بحثنا في الفضاء فإننا سنعود في الى الماضي اكثر |
Ahbap, biz Uzaydayız. Farketmez. | Open Subtitles | دود , نحن الان في الفضاء هذا لم يعد يهم الان |
İnfaz edileceğim sanmıştım. | Open Subtitles | .ظننت أني سأطفو في الفضاء |