Hayır ama biri üzerine bıçakla geldiğinde kazanma şansın daha yüksek olur. | Open Subtitles | كلّا ربما تحصل على فرصة أكبر في الفوز إذا لحقك أحدهم بسكين |
Hayır ama biri elinde bıçakla karşına dikildiğinde kazanma şansın olabilir... | Open Subtitles | ولكن لديك فرصه في الفوز ,اذا ما هاجمك شخص ضخم بسكين |
İnsanlara oyunlar oynatarak, kazanma şansını artırmak adına kimin daha fazla veya daha az hile yaptığını görmeye çalıştık. | TED | كان لدينا أشخاص يلعبون ألعاباً لنرى من هو الأكثر أو الأقل عرضة للغش لزيادة فرصهم في الفوز بالجائزة. |
Elbette. kazanmayı istemen iyi bir şey. Ama gerçek hedefin bunun ötesinde yatıyor. | Open Subtitles | بالتأكيد الرغبة في الفوز جيّدة، لكن هدفكَ يتعدى ذلك. |
Koçluk yaptığım on sene boyunca, benim gibi, kimsenin bu kadar çok kazanmak istediğini görmedim. | Open Subtitles | خلال السنوات الـ 10 التي دربت فيها لم أرى شخصاً يرغب في الفوز بقوة بقدري |
O bizim için konuşuyor. Seçimleri kazanmamız için yardım ediyor! | Open Subtitles | سوف يلقي الخطابات ويساعدنا في الفوز في الانتخابات |
Bu savaşı kazanmamıza yardım ettin ve bu yüzden sana ikinci bir fırsat vereceğim. | Open Subtitles | لقد ساعدتنا في الفوز بالمعركة ولهذا سأمنحك فرصة أخرى |
Egomuzu ve kazanma arzumuzu merak, empati ve öğrenme arzusuyla değiştiririz. | TED | ونستبدل غرورنا ورغبتنا في الفوز بالفضول والتعاطف والرغبة في التعلم. |
Hocaları daha iyi olabilir daha iyi hazırlanmış olabilirler ve kazanma azimlerinin konferansta bir eşi ve benzeri olmayabilir. | Open Subtitles | بالتأكيد ، لديهم أفضل مدرباً أفضل تدريباً ورغبتهم في الفوز لا مثيل لها |
Eyalet şampiyonasını kazanma ihtimalimizi kastettim. - Hâlâ kazanabilir miyiz? | Open Subtitles | أعني فرصتنا في الفوز بالبطولة الرسيمة هل مازال بإمكاننا فعل ذلك؟ |
Kovboylar'ın Super Bowl'daki kazanma çabalarını izlemeyi tercih ederim. | Open Subtitles | تُفسد فرص رعاة البقر في الفوز بالكره الخارقة |
Kurt balo kraliçesi olmam ve Brit'i kapmam için büyük bir şans, ayrıca ulusal yarışamyı kazanma şansımızı da artıracaktır. | Open Subtitles | كورت هو الخدعة للحصول على لقب ملكة حفل السنة و الحصول على برتني ناهيك عن تعزيز فرصتنا في الفوز في المسابقة الوطنية |
Birkaç Yuan yüzünden şampiyonayı kazanma hakkını kaybettiğinizi görmek beni üzer. | Open Subtitles | الان. أنا أكره أن أراك تخسر فرصتك في الفوز بالبطولة |
Bu seçimleri kazanmayı o kadar çok istiyorsun ki, nefes alamıyorsun. | Open Subtitles | ترغب في الفوز في الانتخابات حتى أنك لا تستطيع التنفس |
Bu kazanmayı istemekle, kendini buna vermekle ilgili.. | Open Subtitles | الإرادة هي كل ما يهم، الرغبة في الفوز |
Şarkıyı çaldıkça daha çok kazanmak istiyorum. | Open Subtitles | كلما غنيت كلما طمعت في الفوز |
Şarkıyı çaldıkça daha çok kazanmak istiyorum. | Open Subtitles | كلما غنيت كلما طمعت في الفوز |
Hâlâ kazanmamız için bir yol var. | Open Subtitles | هناك طريقه لنستمر في الفوز |
Son on yılını tüm emirlere harfiyen uyarak geçirdiğini ve kurallara ne kadar sadık olduğunu biliyorum, ama bu savaşı kazanmamıza yetmez. | Open Subtitles | أتفهم أنك قضيتَ آخر عقد من حياتك وأنت تدون قواعد السلوك في رأسك ولكنها لن تساعدنا في الفوز بتلك الحرب |
Molla Abdul da bu savaşı kazanmamıza yardım edecek çok şey biliyor. | Open Subtitles | والمُلا (عبدول) يعرف أشياء من شأنها مساعدتنا في الفوز بتلك الحرب |