Merak etmeyin efendim. Az yetenekli işçileri topladım ve bodruma gönderdim. | Open Subtitles | لا تقلق يا سيدي ، وضعت موظفينا الأقل خبره في القبو |
Katilden kaçacak kadar uzun süre o bodruma kendini kilitlemiş olabilir. | Open Subtitles | ربما حبست نفسها في القبو لوقت كافي وربما إستطاعت الهرب منه |
bodrum katında çürüyüp giden iki kız var bir tanesi doğum yapmak üzere tabii önce adam onu döverek öldürmezse. | Open Subtitles | هناك فتاتين تتعفنان في القبو واحدة منهن على وشك ان تلد إن لم يقم ذلك الرجل بضربها حتى الموت أولا |
bodrum katında, bazı küvetler bulacaksınız... son zamanlarda yüksek miktarlarda... nitrogliserin yapımında kullanıldı. | Open Subtitles | في القبو ستجد أحواض أستحمام أستخدمت مؤخراً لصنع كميات كبيره من النيتروجلسرين |
Çünkü paranın yerini söyleyene kadar seni Bodrumdaki bir kutuya kilitleyeceğim. | Open Subtitles | لأني سأحبسك في صندوق في القبو. حتى تخبرني أين هو المال. |
Sığınağını, tatlı evin bodrumunda 2. seviyede bırakmamı istedikten sonra niye kullanmıyorsun? | Open Subtitles | بعد ان قلتي ان ان اضع الملجأ في القبو في منزلي العزيز لما لم تستعمليه؟ |
Sor. Geçen gün Bodrumda bir dosyaya bakıyordun. | Open Subtitles | في اليوم الفائت عندما كنت في القبو تقرأ في ملفات. |
Brian kilerde saklanırken burnunu kanatmış. | Open Subtitles | براين حدث له نزيف بالأنف واختبئ في القبو |
Bunu bodruma koyduk ve yemek hakkında gerçekten ciddileştik, ciddi deneyler falan yaptık. | TED | فوضعنا هذا في القبو وأخذنا نأخذ الامر بجدية فيما يخص القيام بالتجارب |
Lucky'yi bodruma kilitleyin, kocanızı mutfaktaki en sağlam masaya götürün Bırakın postacı kapıyı iki kere çalsın | Open Subtitles | وتقفلي على الكلب في القبو وتأخذي زوجك إلى أكثر مائدة مطبخ ثابتة لديك ودعي ساعي البريد يقرع الجرس مرتين |
Taylor'ı alıp, o bodruma indirsen bir bebek ya da 103 yaşında olması fark etmez. | Open Subtitles | اخذت تايلور, ووضعته في القبو.. لا يهمني اذا كان اكبر منك |
bodrum katında, çok yakın zamanda yüksek miktarda nitrogliserin yapımında kullanılmış olan birkaç küvet bulacaksınız. | Open Subtitles | في القبو ستجد أحواض أستحمام أستخدمت مؤخراً لصنع كميات كبيره من النيتروجلسرين |
Şimdi bodrum katında yaşıyorum. Tamamen özgürlük, Ahbap. | Open Subtitles | أنـا أعيشُ في القبو ، الآن الحرية الكاملة ياصديقي |
Seni karanlık bir bodrum katında oturmuş... kağıtlarla ve bilgisayar ekranlarıyla çevrili olarak hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | أتخيلكِ وأنتِ جالسة في الغرفة المظلمة في القبو وأنت منكبة على الأوراق وشاشات الحاسوب |
Bu cazgır baykuşlar ve Bodrumdaki pusucu, taşak avcısı için kaygılan. | Open Subtitles | أقلق حول هذين الأحمقين و الوغد الذي يطلق النار في القبو |
Bir motor sesi vardı çünkü Bodrumdaki buzdolabının arkasındaydım. | Open Subtitles | ولقد كان هناك طنين كنت خلف الفريزر في القبو |
- Kesinlikle. Hey, Michael McCloud bodrumunda yeni bir içecek çeşidi keşfetmiş. | Open Subtitles | مرحباً , لقد اخترع مايكل ماكلاود للتو مشروب جديد في القبو الخاص به |
Anne, Chris Bodrumda bir kavanoz buldu, içinde el var. | Open Subtitles | أمي، وجد كريس جرة في القبو وفيها يد بشرية |
Tek bildiğim bunun geçen seferki kilerde uyanışım ile bir şekilde bağlantılı olduğuydu. | Open Subtitles | كل ما اعرفه هو ان الامر كان مرتبط بما حدث في مسبقا في الليلة التي استيقظت فيها في القبو |
kasada hâlâ maskeli adamlar var. Beş kişiler. | Open Subtitles | مازال الرجال المثملين في القبو , خمسة منهم |
Kilere insek daha mı iyi olur acaba? | Open Subtitles | أتسائل ما اذا كنا سنكون في حالة أفضل لو كنا في القبو |
Thorne'un, onları araştırmalarıyla beraber sığınakta yok ettiğine dair onu ikna ettim. | Open Subtitles | لقد أقنعته بأن ثورن دمرتهم في القبو مع معظم بحثهم |
- Bodrumda hep ölü bir şeyler oluyor. | Open Subtitles | هذا ليس بالجديد على نورمان دائماّ يوجد شيء ميت في القبو |
Annenle birlikte yasiyorsun, kocan rehabilitasyonda, bir grup ezikle Zemin katta tikali kaldin,... | Open Subtitles | ،تعيشين في منزل والدتك ،وزوجكِ في مركز إعادة تأهيل عالقة في القبو مع الفاشلين |
bodrum katta asla senin kadar iyi birini bulacağımı sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنني سأجد أحداً أفضل منك أبداً في القبو |
Mahzende bir şeyler çakıyordu ve ahşap birden parçalandı. | Open Subtitles | هو كَانَ يُثبتُ شيءَ في القبو والخشب فقط تَحلّلَ. |
Çok şanslısınız, yangın bodrumdan yayılmamış. Muhteşem ve eski bir ev. | Open Subtitles | أنت محظوظ، الحريق لم ينتشر في القبو هذا هو البيت القديم العظيم |
Onu evin bodrumuna kilitleyip tüm evini yakmamı mı yeğlerdin? | Open Subtitles | هل تفضل أن أحبسه في القبو وأحرق كل المنزل من حوله ؟ |