"في المطارِ" - Translation from Arabic to Turkish

• Havaalanında
• hava alanında

Havaalanında bir problem çıktı.
كَانَ عِنْدَنا بَعْض المشاكل في المطارِ.

Havaalanında olan seni karşılamak içindi, kaza değildi, doğru mu?
إذا مقابلتك في المطارِ كَانَ مجرد حادثَ، حقّا؟

Üç saat önce Havaalanında oturuyordum.
أنا مصومة منذ ثلاث ساعاتِ مضتِ كُنْتُ في المطارِ.

Tek bildiğim Lassard'ın hava alanında kaybolduğu.
انظر، كُلّ ما أَعْرفُة ان لاسارد إختفِي في المطارِ.

Annem hava alanında.
كيفين في البيت. أمّي في المطارِ.

Paul, bütün fotoğraflarında hava alanında aldığın saati takıyorsun.
بول، إجمالاً صورِكَ أنت المُتْعِبة a ساعة إشترتْ في المطارِ.

Bu sabah Havaalanında garip bir olay oldu mu?
عَمِلَ أيّ شئَ غريبَ يَحْدثُ في المطارِ هذا الصباحِ؟

Geçen hafta Havaalanında katıldığım semineri hatırlıyor musun?
تَتذكّرُ تلك الحلقة الدراسيةِ ذَهبتُ إليه في المطارِ الأسبوع الماضي؟

Beyaz Saraydan gelen öncü ekip Havaalanında bekliyor.
الفريق المتقدّم مِنْ البيت الأبيضِ في المطارِ

Bir adama cüzdanını geri verdim, Havaalanında bir kadına yardım ettim.
عُدتُ a محفظة رجلِ، وأنا ساعدتُ a إمرأة في المطارِ.

Havaalanında çalışan bir arkadaş hem iş arkadaşı, hem de iyi bir arkadaştır.
راج، كيف عَمِلَ أنت ذلك؟ - لا يَحصَلُ عَلى معجبِ جداً أي صديق الذي يَعْملُ في المطارِ.

Hâlâ Havaalanında.
أمّكَ ما زالَتْ في المطارِ.

Havaalanında bir şeyler olmuş!
الشيء في المطارِ.

Jilet gibi bir adam Havaalanında sana yön sorarsa seni tavlamak için değil de sahiden yön sormak için sorarsa çaptan düşmüşsün demektir, cinsel anlamda.
عندما a رجل جيد المظهر في المطارِ تَسْألُك إتّجاهاتَ... لا لأنه يُحاولُ إلتِقاطك... لكن لأن يُريدُ حقاً تلك الإتّجاهاتِ...

Bir müşteriyi Havaalanında bıraktım.
تَركتُ a زبون في المطارِ.

- Bakın hava alanında ne buldum? - Hoş geldin baba.
- يا، نظرة التي وَجدتُ في المطارِ.

hava alanında adamın birinden aldım.
حَصلتُ عليهم مِنْ a رجل في المطارِ.

hava alanında aldılar.
أَخذوا لغماً في المطارِ.