Bilmiyorum. Her zaman babam gibi limanda çalışırım diye düşünüyordum. | Open Subtitles | لا أدري كنت أرى أني سأعمل في الميناء مثل أبي |
Sonunda, Endonezya'da hükümet özel bir şirketin limanda günlük işlemler yapabilmesini kabul etti.. | Open Subtitles | الحكومة الاندونيسية وافقت أخيرا على تسليم كل العمليات اليومية في الميناء لشركة خاصة |
Eğer bu planlı bir saldırı ise limanda savunmasız kalırsınız. | Open Subtitles | ان كان هناك هجّوم منسق أنت ضعيف جداً في الميناء |
Yakında, limana kadar inip, orada da çıplak dolaşacaklar. | Open Subtitles | سرعان ما سوف يكون المشي في الميناء عراة؟ |
Bunlardan birine göre, Roma'da bir arabanın içinde görülmüş diğerine göre ise, limanda yabancı gemicilerle konuşuyormuş. | Open Subtitles | في واحدة منها قالوا لي أنهم شاهدوها في روما وواحدة أخرى أنها كانت في الميناء تتكلم مع البحارة |
Sudan kaçacak olabilirler mi Rico? Belki limanda bir gemileri vardır. | Open Subtitles | هل تعتقد أن وجود المياه هو السبب ربما يملكون قاربا في الميناء, أو طائرة مائية |
limanda hız teknelerine izin vermemeliler! | Open Subtitles | لا يجب عليهم السماح بالقوارب السريعة في الميناء |
Ama eve dönmeliyim. limanda bir gemi olmalı. | Open Subtitles | ولكن يجب أن أعود إلى دياري هناك مركب في الميناء |
Tahta salmalar sığ limanda yol alabilmelerini sağlıyor. | Open Subtitles | زعانف خشبية.. هذا سيتيح للطوربيد الحركة في المياه الضحلة في الميناء |
Tahta salmalar sığ limanda yol alabilmelerini sağlıyor. | Open Subtitles | زعانف خشبية.. هذا سيتيح للطوربيد الحركة في المياه الضحلة في الميناء |
Şu an limanda Los Angeles sınıfı üç saldırı denizaltısı var. | Open Subtitles | ثلاثة من الفرق في الميناء الآن من لوس أنجيلوس |
Değil ama teğmenin söylediğine göre, limanda birisi ile kahvaltı yapacaklar. | Open Subtitles | لا ، لكن الملازم أخبرني أنه سيتناول الفطور مع أحدِهِم في الميناء |
Komutanımın yazdığı rapora göre ben denizde beraber görev yaptığı en iyi subay limanda beraber görev yaptığı en kötü subaymışım. | Open Subtitles | كتب رئيسي في تقرير له أني كنت أفضل ضابط خدم في البحر معه وأسوأ ضابط خدم في الميناء معه |
limanda onayı bekleyen dâhil, sekiz. | Open Subtitles | بالإضافة للسفينة التي في الميناء تنتظر تفريغ حمولتها ، ثمانية |
Eğer görevlerinizde bu kadar ihmâlkar ve lâkayıt olmasaydınız, çoktan limanda olurlardı! | Open Subtitles | كان ينبغي أن تكون بالفعل في الميناء لو لم يكن لديك تقصير وإهمال في واجباتك سموك ماذا عن خرائط بولوني؟ |
Liman. limanda herkesin o kartlara ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | الميناء, الكل يحتاج الى بطاقة مرور في الميناء |
Evet. Kullanabileceğimiz bir şey var mı diye bakmak için limana gitti. | Open Subtitles | نعم ، لقد أراد أن يبقى في الميناء ليرى أن كان هناك شيء نستطيع أستخدامة. |
USS Panther limana demir atmıştı ve her zamanki gibi iş arkadaşlarımla beraber tanıdıklarımızı görmek ve birer içki içmek için Subay kulübüne gittik. | Open Subtitles | حسنٌ المقاتلة البحرية بانثر كانت في الميناء و كالمعتاد أنا و بعض الزملاء |
Ve her Liman ekosisteminin temel kayası haline gelirler. | TED | وتصبح حجر الأساس من أي نظام إيكولوجي في الميناء. |
Yarın sabah, rıhtımdaki dokuz araba için sipariş verdiler. | Open Subtitles | لدينا.. أوليه طلبات صباح الغد في الميناء تسع سيارات |
Yat limanındaki bir adam az önce haber verdi, teknem 45 derece sancak tarafına doğru yana yatmış. | Open Subtitles | لقد تلقيت اتصالاً من شخص في الميناء يخبرني ان ادر الزورق في زاوية 45 درجة |
İstiridye resifleri aynı zamanda limanlarımızın %25'ini kaplıyordu ve limandaki suyu bir kaç gün içinde süzebiliyorlardı. | TED | كما غط المحار الأرصفة حوالي ربع مرفأنا وكانت قادرة على تصفية الماء في الميناء في غضون أيام. |