Sizi gördüğüne çok şaşırıyor ve size bakmak çok ilgisini çekiyor. | TED | هذه اللغة هي التواصل التي تكون مندهشة لرؤيتك ، وانها ترغب في النظر اليك. |
Ve bu farklı resimlere bakmak isteyebiliriz. | TED | وربما نرغب في النظر لهذه الصور المختلفة. |
Bu yüzden yukarıya bakmaya devam edin, gündelik güzelliklere hayret edin ve her zaman hayatınızı hayal aleminde yaşamayı unutmarın. | TED | فلتستمر في النظر إلى أعلى واسمح لهذا الجمال العابر بإثارة الدهشة في نفسك وتذكر دائماً أن تعيش الحياة حالمًا متأملاً. |
Küçük bir solucan gibi ya da saydam bir leke gibi durabilir ve ne zaman yakından bakmaya çalışsanız yok olur, ama siz başka tarafa baktığınızda tekrar ortaya çıkar. | TED | قد يبدو كدودة صغيرة أو قطرة مموهة وعندما تحاول التركيز في النظر فإنه يختفي فقط ليظهر مرة أخرى حالما تنظر لشيء آخر |
Dışarısı çok güzel ve siz tüm günü ekrana bakarak geçiriyorsunuz. | Open Subtitles | الجو جميل في الخارج وأنتم قضيتم اليوم بأكمله في النظر للشاشات |
Projemizde bu sonuçlara bakarak 25.000 genin hangilerinin aktive olduğunu anlamayı amaçlıyoruz. | TED | لذا فمشروعنا يبحث في النظر إلى تلك القراءات ، لفهم أيٍ من تلك الجينات الـ 25,000 نشط. |
Direkt olarak en küçük boyuta bakmak yerine mümkün olan en büyük boyuta tüm evrene bakma fikri. | Open Subtitles | بدلاً من محاولة النظر بشكل مباشر تجاه أصغر المقاييس الفكرة هي في النظر أعلى تجاه أكبر المقاييس الممكنة في الكون بأكله |
2. bölüme bakmak isteyebilirsin, sayfa 25. | Open Subtitles | قد ترغب في النظر في الحركة الثانية صفحة 25 حظا سعيدا |
Geçmiş bir davaya bakıyorum, ve geçmişin bilimine bugünün objektifiyle bakmak istersin diye umuyordum. | Open Subtitles | في الواقع, لقد كنت أطلع على قضية قديمة, وكنت آمل أنك سترغبين في النظر على علوم الأمس من خلال عدسات اليوم. |
"Dünyada ki en güzel gözlere bakmak varken fileto balıklı sandivice bakıyorum" | Open Subtitles | اعتدت أن أنظر إلى أجمل عيون رأيتها في حياتي و الآن أنا عالق في النظر إلى سندوتش سمك فيليه |
Güzel bir saklama yerinin anahtarı da kimsenin bakmak istemeyeceği bir yer bulmaktır. | Open Subtitles | والمفتاح لمكان اختباء جيد هو العثور على مكان لن يرغب أحد في النظر إليه |
Onlara bakmak ister misin? | Open Subtitles | حصلت على بعض الصور أيضا هل ترغب في النظر إليها؟ |
Sizin hayatınızda gerginlikle ilgili olan şeylere bakmaya başlarsınız. | TED | وتبدا في النظر للاشياء التي لها علاقة بتوترك |
Ama birkaç yıl önce, birtakım kraterlere bakmaya başladık. | TED | ولكن قبل بضعة سنوات، بدأنا في النظر في عدد من الحُفر |
Bildiğiniz üzere, oldukça ilginç bir dünyadayız, özellikle de dünyaya farklı bakmaya başladığınızda. | TED | وبالتالي، تعرفون، إنه عالم في غاية التشويق حين تبدؤون في النظر إلى العالم باختلاف طفيف. |
Evet. Gazete alıp bugün daire bakmaya başlayacağım. | Open Subtitles | الأول كان رائعا حصول على ورقة وتبدأ في النظر في أصقاع العالم اليوم. |
Bunun birbirimizi son görüşümüz olduğunu bilerek birbirimize bakmaya devam ettik. | Open Subtitles | كان على كل منا أن يمضي في طريقه. إستمر كل منا في النظر للآخر. |
Gözlerimizi bir noktaya kilitledik, sanki bu bizi güvende tutacakmış gibi birbirimize bakmaya devam ettik. | Open Subtitles | ونظرنا بأعيننا في نقطةٍ واحدة وإستمرينا في النظر إلى بعضنا البعض ،، كما لو أن ذلكَ سيبقينا بأمانٍ |
Bana güven, bu farklı objelere bakarak nereden geldiklerini anlamak için bir sürü zaman harcayabilirsin. | TED | ثقوا بكلامي، يمكنكم قضاء الكثير من الوقت في النظر إلى مختلف المجسّمات وفي فهم مصدرهم. |
Kızınız yukarıya bakarak çok zaman geçiriyordu, değil mi? | Open Subtitles | إبنتك قضت الكثير من الوقت في النظر للأعلى. صحيح؟ |
Bence biraz daha istekli olmalıyız, bulutların arkasından harika bir şekilde ışıldayan güneş ışıklarına bakarak ve "Bir dakika, burada salsa yapan iki tane kedi var!" | TED | أعتقد أننا يجب أن نكون اكثر رغبة نوعًا ما، في النظر إلى المشهد الجميل عندما ينبعث ضوء الشمس من وراء السحب ويختفي، ولكن لننتظر لحظة، أليست هاتان قطتان ترقصان السالسا؟ |