ABD'de bir ilk: araçların park etmelerine karşı korunmuş bir bisiklet şeridi. | TED | لقد قمنا بتصميم أول منطقة اصطفاف محمية للدراجات في الولايات المتحدة الامريكية |
ABD'de her sene yaklaşık 185.000 kişi hastaneden ampütasyonla ilişkili rahatsızlıkla taburcu oluyor. | TED | الآن، يوجد تقريباً 185.000 حالة بتر في المستشفيات كل عام في الولايات المتحدة. |
Vera Rosenberg dul ve ABD'de yaşayan 30 yaşında bir kızı var. | Open Subtitles | فيرا روزنبرج أرملة لديها إبنه عمرها 30 عاما تعيش في الولايات المتحدة |
Geçen gün biri Amerika'daki ikinci en büyük doğal gaz üreticisi olduğumu söyledi. | TED | قال أحدهم قبل أيام أنني ثاني أكبر منتج للغاز الطبيعي في الولايات المتحدة. |
Ancak bu, örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nde 1956'dan beri araştırılan insanların yaklaşık yüzde 30'unun hayatlarının çok mutlu olduklarını söylediklerini gösteriyor. | TED | ولكن هذا، مثلا، يبين أن نحو 30 في المئة من المستطلعين في الولايات المتحدة منذ 1956 يقولون إن حياتهم سعيدة جدًا |
Burada, Birleşik Devletler'de, dünyanın bir çok ülkesindekinden daha iyi olmayan sonuçları almak için kişi başına daha çok para ödüyoruz. | TED | هنا في الولايات المتحدة الأمريكية نحن ننفق مالًا كثيرًا للشخص الواحد من أجل نتائج ليست أحسن من دول كثيرة في العالم. |
Evet, şu anda resmi olarak ABD meteoroloji etüdü projesi için çalışıyorum. | Open Subtitles | أجل، أنا أعمل على مشروع رسمي لدراسة الأرصاد الجويّة في الولايات المتحدة |
Bir diğer neden de, bu biraz acele bir konu, çünkü bu anlattıklarım sadece ABD'ye özgü değil. | TED | والسبب الأخر هو مُلح نوعاً ما بسبب أن هذا لا يحدث فقط في الولايات المتحدة |
Hedef diyelim ki, ABD'de güç santrali, ya da Almanya'da kimyasal bir tesis olabilir. | TED | فهو يمكن ان يكون .. على سبيل المثال مصنع طاقة في الولايات المتحدة او مصنع كيميائي في ألمانيا |
ABD'de günümüzde, kendi kuşağım içinde çocuk felciyle felç kalan birkaç kişiden biriyim. | TED | وبين أبناء جيلي، أنا واحدة من القليلين في الولايات المتحدة المتعايشين مع العجز بسب شلل الأطفال حتى يومنا هذا. |
Polonya'da doğdum ve şu an ABD'deyim. | TED | لقد ولدت في بولندا، والآن انا في الولايات المتحدة |
ABD'de ve İspanyada aynı anda revaçtaydı. | TED | في الولايات المتحدة وأسبانيا، كانت مشهورة في نفس الوقت. |
Fakat grubun popülaritesinde ABD'de, İspanyada olduğu kadar | TED | لكن لم يكن لديها نفس الحظوة في الولايات المتحدة. |
Sağlık sisteminin Amerika'da pahalı olması kısmen bu davalar ve sağlık sigortaları nedeniyledir. | TED | تكلفة الرعاية الصحية العالية في الولايات المتحدة يعود جزئيا إلى تكاليف التقاضي والتأمين |
Amerika'daki benzin tüketimi büyük ihtimalle 2007'de zirveye ulaştı ve şimdi de düşüşte. | TED | على الأرجح أن إستهلاك الوقود في الولايات المتحدة كان عام 2007 وهو يتراجع. |
Amerika Birleşik Devletlerinde 2.3 milyonun üzerinde hapsi boylayan kadın ve erkekler vardır. | TED | في الولايات المتحدة يقبع أكثر من 2.3 مليون امرأة و رجل في السجون. |
Yedi milyon kişilik sınıfımın birincisi olup Amerika'da yüksek lisans yapmaya kabul edildim. | Open Subtitles | بصفتي من أفضل طلاب فصلي الذييضم7ملايين.. تم قبولي للدراسة بالخارج في الولايات المتحدة |
Bu noktaya nasıl geldiğimizin cevabı Birleşik Devletler gıda tarihi. | TED | كيف وصلنا لهذا الدرك هو تاريخ الغذاء في الولايات المتحدة. |
16 yaşında, ben de görevimi yapıp Birleşik Devletler Orman Hizmetleri'nde çalışmaya başladım. | Open Subtitles | لذلك في سن ال 16، فعلت واجبي وبدأتالعمل لخدمة الغابات في الولايات المتحدة. |
Resimleri çekeceğiz, Birleşik Devletler'de 25 şehri kapsayan bir turne yapacağız. | Open Subtitles | سنقوم بإلتقاط الصور والقيام بجولة في 25 مدينة في الولايات المتحدة |
Birleşik Devletlerde 20 yıl kaldıktan sonra Memleketime geri taşındım, 15 yıl önce. ve Afrika beni geri çağırdı. | TED | عدت إلى الوطن قبل 15 عاماً بعد إقامة دامت 20 عاماً في الولايات المتحدة أفريقيا دعتني إليها مرة أخرى. |
CA: Özellikle Amerikada politikal yasama kolunun çok fazla sorunu var. | TED | في الولايات المتحدة ترى جموداً سياسياً حول العديد من القضايا. |
Birleşik Devletlere gelsene! | Open Subtitles | هناك في الولايات المتحدة إين هو بالضبط ؟ |
Ne yazık ki birçok ülkede insanların oy vermelerinin yasak olduğunu biliyoruz çünkü diğer ülkelerde seçmen baskısı var, tıpkı burada, Amerika Birleşik Devletleri'nde olduğu gibi. | TED | ولسوء الحظ، نعلم أن الناس تُمنع عن الانتخاب في كثيرٍ من الدول، إذ لدينا قمع الناخبين في دولٍ أخرى، كما نفعل هنا، في الولايات المتحدة الأمريكية. |
Şu andaki politik süreçlerimize baktığımda bir kaç vekilin oturup, bunları öğrenip ve sonra da Amerikan hukukunun fikir mülkiyeti alanında geniş içerikli değişiklikler yaparak kullanıcıların verilerini kontrol etmelerini sağlama | TED | والنظر إلى سيرورة العملية السياسية لدينا يجعلني أظن أنه من الصعب أن نقنع مجموعة من المندوبين ليجلسوا ويتعلموا عن ذلك، ثم يسنّو تغييرات شاملة على قوانين الملكية الفكرية في الولايات المتحدة |