Babam, İspanya'da ki Franco'ya karşı muhalifler için Portekiz'deki Salazar karşıtı muhalifler için Yunanistan'da albayların diktatörlüğüne karşı, Fransa'da bile sahte evraklar hazırladı. | TED | والدي زور الاوراق للمنشقين عن فرانكوا في اسبانيا .. وسالازار في البرتغال و الديكتاتوريين في اليونان وحتى في فرنسا |
Yunanistan'da ilerleyen dönemde büyük bir değişim olacağını gerçekten sezebiliyorduk. | TED | كنا حقاً نشعر أن هنالك تطورات عظيمة على وشك الحدوث في اليونان |
5. Yüzyıl Yunan Pisagorcuları sayıların hem yaşayan varlıklar, hem de evrensel prensipler olduklarına inandılar. | TED | إن فيثاغورية القرن الخامس في اليونان آمنت بأن الأرقام كانت كيانات حية و قواعد عالمية. |
Antik Yunan'da baş ağrıları güçlü ıstıraplar olarak düşünülüyordu. | TED | في اليونان القديمة، كان يُعتبر الصداع ألمًا شديدًا. |
Yunanistan'a sıkışıp kalmış, Avrupa'daki en düşük yaşam standardı. | Open Subtitles | محبوس في اليونان .. في أقل مستوى معيشة في أوروبا |
Yunanistan'daki tüm plajların çıplaklar için olduğunu bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا يعلم أبويك أن جميع الشواطئ في اليونان للعراة؟ |
Yunanistan'ın en iyi savaşçıları gelecek, onlar kazanmak için her şeyi yaparlar. | Open Subtitles | إذ إنّها ستجذب أفضل المقاتلين في اليونان و سيفعلون أيّ شيءٍ ليفوزوا |
Delphi'nin Yunanistan'da olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | اناكنت احسب ديلفي في اليونان القريك كان هنا |
Aksine şarap, üzümlerin daha kolay büyüdüğü Yunanistan ve Roma'da, Mısır ve Mezopotamya'da biranın olduğu kadar yaygındı. | TED | وعلى النقيض، في اليونان وروما، حيث كان نمو العنب أسهل، كان النبيذ متاحًا بسهولة بشكل مشابه للبيرة في مصر وبلاد ما بين النهرين. |
Yunanistan ve İspanya'da, çünkü Romalılar kendi yapılarını yıkmış. | Open Subtitles | إنها في اليونان ، و إسبانيا لأن الرومان أتلفوا جميع آثارهم |
Yunanistan'da ve Avrupa'da fırtınayı biz tetikledik, ama işimiz kolay değil. | TED | لقد نجونا من العاصفة في اليونان و في أوروبا لكن بقيت لنا تحديات لنتخطاها |
Bildiğiniz gibi bu terim aslını orada, Antik Yunanistan'da, Antik Atina'da bulmuştur. | TED | كما ترون ، في اليونان القديمة ، في أثينا القديمة نشأ مصطلح هناك |
rolünü üstlendiler. Antik Yunanistan'da ağustosböcekleri lüks aperatif olarak sayılıyordu. | TED | والشهي. في اليونان القديمة كان الزيز يعتبر من الوجبات الخفيفة الفاخرة. |
Çünkü, Yunanistan'da 5 yıl boyunca yıkıcı bir program uyguladıklarını kabul etmek istemiyorlardı. | TED | ولأنهم لم يرغبوا بالإعتراف أنهم كانوا ولمدة خمسة سنوات يُنفذون برنامجاً كارثياً في اليونان. |
Onlar hatalarını anladıklarında sen çoktan Yunanistan'da olursun. | Open Subtitles | و يمكنك أن تكون في اليونان قبل أن يكتشفوا الخطأ |
Meğer antik Yunan kâhinlerinin elinde bizi ileriye götürecek olan yolun gizli anahtarı varmış. | TED | اتضح أن الوسيطة الروحية في اليونان القديمة تمتلك المفتاح السري الذي يرينا الطريق للأمام. |
Cinayetin ardından, Yunan ve Roma geleneğindeki diğer filozoflar kaçtı ve şehrin bir öğrenme merkezi olarak rolü azaldı. | TED | بعد مقتلها، لاذ بقية الفلاسفة في اليونان وفي روما القديمة بالفرار، وتراجع دور المدينة كمركز للتعليم. |
Yunan yeraltı dünyasında, "Güvercin" olarak bilinir. | Open Subtitles | في عالم العصابات في اليونان يعرف بلقب الحمامة |
Bir daha sefer Yunanistan'a gittiğimizde hatırlatda sana bir çiftin hikayesini anlatayım. | Open Subtitles | المرة القادمة عندما نكون في اليونان ذكريني ان اخبرك ببعض القصص |
Belki Yunanistan'daki bu teknede değil ama bir gün. | Open Subtitles | ربما ليس هذا القارب في اليونان لكن .. لكن يوما ما |