"في بودابست" - Translation from Arabic to Turkish

    • Budapeşte'de
        
    • Budapeşte'deki
        
    Birkaç gün önce Budapeşte'de... büyükannemle beraber böyle eski bir kiliseye gitmiştik. Open Subtitles كنت في كنيسة قديمة كهذه مع جدتي منذ بضعة أيام في بودابست
    Budapeşte'de süren çatışmalar sırasında birçok insan sığınaklara saklanmıştı. Open Subtitles أثناء الإشتباكات في بودابست لجأ عديدون إلى السراديب
    Ve yapmadığına eminim çünkü kendisi şu anda Budapeşte'de. Open Subtitles في الواقع، أنا أثق أنه لم يقتلها. إنه في بودابست.
    "Arkamda Budapeşte'deki Danube nehrinin mavi suları burada manzara yeterince sakin ama şehrin geri kalan kısmı kanlı bir karmaşanın içinde ...bir haftadan uzun süre Macar direnişçiler Sovyet zorbalığının sembollerine saldırdı... Open Subtitles يظهر خلفي نهر الدانوب الأزرق في بودابست إيرنست ليسر صحفي تلفزيوني أمريكي المشهد هادئ تمامًا هنا
    Sovyet ordusunun şehirde bulunmayışından Budapeşte'deki devrimciler intikam aldılar. Open Subtitles مع خلو المدينة من الجيش السوفيتي أخذ الثوار في بودابست بثأرهم
    48 saat önce El Zuhari'nin adamları Budapeşte'deki İngiliz Büyükelçiliğine saldırdı ve NATO sürücüsünü kopyaladılar. Open Subtitles قبل 48 ساعة، إرهابيي ال زهري هاجموا السفارة البريطانية في بودابست واستنسخوا القرص الصلب لحلف شمال الاطلسي.
    Budapeşte'de hallettiğim bir iş Hakkında bir makale yolladı. Open Subtitles أظن ذلك أرسل مقالا عن عمل قمت به في بودابست
    1995 yılıydı, Bobby'i ziyaret etti. Budapeşte'de kalıyordu. Open Subtitles في عام 1995، لزيارة بوبي، عندما كان يقيم في بودابست.
    Budapeşte'de, Liszt Uluslararası Havalimanında güvenlik tarafından alı konuldu. Open Subtitles و لقد أمسك به أمن مطار ليسزت الدولي في بودابست
    4 yıl önce, Kuzey'in Başbakanı Yong Sung Chul burada, Budapeşte'de suiaksta uğradı. Open Subtitles قبل أربع سنوات, رئيس الوزراء الشمالي يوون سونج أُغتيل هنا في بودابست
    Bir sabah Budapeşte'de önümüzde el ele tutuşup yürüyen bir çiftin fotoğrafını çekmemiistedi. Open Subtitles ذات صباح في بودابست طلب مني إلتقاط صورة لشخصين امامنا يتمشيان متمسكان بأيدي بعضهما
    Budapeşte'de pişirdiğin o saçma şeyden daha iyi. Elimde fazla malzeme yoktu. Open Subtitles أيّاً كان، هذا أفضل من الهراء الذي طهوته في بودابست
    Grubun bilhassa tehlikeli olan ve yakın zamana kadar Budapeşte'de haraç toplayan bir üyesi, düşüncemize göre, şimdi de Prag'a Birlik'in eroin ticareti yollarını genişletmek için gelmiş bulunuyor. Open Subtitles العضو المحوري لهذه المجموعة كان مؤخراً يدير حماية الإبتزاز في بودابست تم نقله الى براغ
    Budapeşte'de bulunan memurlar Hindistan-Macaristan zirvesi için güvenlik görevlisi olarak yer almaktaydılar. Open Subtitles كانوا في بودابست من أجل القمة الهندية الهنغارية
    Budapeşte'deki Sovyet Elçiliği huzursuzdu. Open Subtitles كانت السفارة السوفيتية في بودابست قلقة
    Bu arada, Brand Operasyonu'nun reddedildiği müttefikler tarafından henüz Budapeşte'deki Nazilere bildirilmemişti. Open Subtitles في هذه الأثناء الحلفاء لم يبلغوا رفضهم لمُهمّة "براند" إلى "النازيين هنا في "بودابست
    Budapeşte'deki serbest pazarda bundan fazlasını alabiliriz. Open Subtitles يمكننا أن نحصل على أكثر من هذا في سوق حرّة في "بودابست"
    Budapeşte'deki otel odası bombayla havaya uçuruldu. Open Subtitles ثم قنبلة دمرت غرفته في بودابست
    Şarkı Budapeşte'deki "Restaurant Szabo"da yaratıldı. Open Subtitles (الأغنية انطلقت من مطعم (زابو "في "بودابست
    Budapeşte'deki proje tamamlandı. Open Subtitles إنّ المشروع في بودابست كاملة.
    Budapeşte'deki durum kontrol altında. Open Subtitles -تمّ احتواء الوضع في (بودابست" )"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more