Portland'da bir otel odasında tek başına, arkadaşsız, yalnız başına oturmak... | Open Subtitles | جالسا في غرفة فندق في بورتلاند بمفردك تماما، بلا أصدقاء، وحيدا |
Portland'da kaçak yaşayan bir sürü Wesen var. Sen bu işte iyisin. | Open Subtitles | هناك العديد من الفيسن المخيفين طلقاء في بورتلاند ذاك ما تبرع فيه |
Kara Pençe yönetimi ele geçirmek istiyor, Portland'da Renard ile başlayacaklar. | Open Subtitles | المخلب الاسود تريد ان تسيطير علي الحكومة وبدأو برينارد في بورتلاند |
Ve Amiral de, eski Portland'daki hizmetlerim için onu bana verdi. | Open Subtitles | وقد أهداني إياه القبطان مكافأة على خدمتي له في بورتلاند |
Portland'a geldiğimden beri iki ya da üç olay var. | Open Subtitles | منذ ان كنت في بورتلاند كان لدينا حالتين او ثلاثة |
Evet, bu Portland'ın özlemiyeceğim tek şeyi. | Open Subtitles | نعم ، هذا هو الشيء الوحيد الذي لا أفتقده في بورتلاند |
Ben Müthiş Adam Bob Cormier. Portland'da çok güzel bir cuma sabahı. | Open Subtitles | هنا الزعيم بوب كورمر إنه صباح جمعة جميل في بورتلاند |
Portland'da yeni olmak dışında, hepsinin tek ortak yanı işkenceyle öldürülmüş olmaları. | Open Subtitles | باستثناء كونهم جديدين في بورتلاند كل ما يبدو انهم يشتركون فيه هو موت معذب |
Gençseniz ve Portland'da yeniyseniz ya da böyle birini tanıyorsanız, | Open Subtitles | ان كنت شابا و حديثا في بورتلاند او ان كنت تعرف شخصا كذلك |
Yıllar önce Portland'da bir çocuğun bulunmasına yardım etti. | Open Subtitles | لقد ساعد في العثور على فتى في بورتلاند منذ عامين |
Portland'da yaşayan bir tane? Haydi. Benim kızımın nasıl arkadaşı olmaz? | Open Subtitles | تلك التي تعيش في بورتلاند كيف لطفلتي أن تكون دون أصدقاء ؟ |
Ve bu arada, Portland'da birine garip demek iltifat sayılıyor aslında, teşekkür ederim, Nick. | Open Subtitles | بالمناسبة منادة شخص بالغريب في بورتلاند في الحقيقة هو ثناء لذلك شكرا |
Annesinin, Bozo kılıklı adamın oğluna anlattığı hatıralar babasının aptalca mesleğinin peşinden gitmesine sebep olmuş hem de Portland'da lüks bir hayat sürerken. | Open Subtitles | تلك الذكرى التي جعلت ابن المهرج بوزو يلاحق مهنة والده الخرقاء في حين يمكن ان يعيش حياته المرفهة في بورتلاند |
Kaybolduğunda Portland'da bir yetimhane için bağış topluyormuş. | Open Subtitles | لقد كانت في بورتلاند تجمع التبرعات لأجل ميتم |
"Portland'da ışıklar gitti." "Uzaylılar yamaçtaki yerleşim bölgesini havaya uçurdu." | Open Subtitles | ضوء يظهر في بورتلاند و الفضائيين يظهرون على التلال |
Kurban, Portland'da Sam Bertram'a üç sikkeyi satan adammış. | Open Subtitles | واتضح بان الضحية كان التاجر الذي قام ببيع العملات المعدنية الثلاث لسام بيرترام هنا في بورتلاند |
Portland'da biri var, arkadaşımın arkadaşı. | Open Subtitles | هناك ذاك الرجل في بورتلاند, صديق احد اصدقائي |
En azından Portland'da olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | حسنا، على الاقل نحن نعرف انه في بورتلاند الآن. |
Portland'daki işlerimi tekrar programlarım, | Open Subtitles | سوف أقوم بإعادة جدولة بعض الأشياء في بورتلاند |
Wieland, Portland'a kişisel bir iş için gitmiş gibi göster. | Open Subtitles | اجعل ويلاد يظهر انه كان في بورتلاند لمسألة شخصية |
Aynen, seni Portland'ın en beyaz yerindeki Mumford Sons konserinden bile hızlı sattı. | Open Subtitles | نعم، و قد باعك اسرع من حفل: مامفورد و الابناء في الجزء الأكثر بياضاً في بورتلاند |
Ben Oheim'da spa'daydım, kocam da Portland'daydi. | Open Subtitles | لقد كنت في مركز صحي في أوهايم زوجي كان في بورتلاند |
Ve son 5 yıldır Portland'ta bir orduda görevliymiş. | Open Subtitles | وخلال خمس سنوات مضت كان في معسكر جيش في بورتلاند |
Şimdi de karşınızda Portland KLAM radyosundan meşhuryarışmacımız... | Open Subtitles | ... ومتسابقنا المشهور. من كي إل أي إم في بورتلاند |