Bunu Berkeley'de yapıyorum demiştim ve şimdi aklınızdan şöyle geçebilir: "Berkeley, tabii ki bunu Berkeley'de yapabilirsin." | TED | وقد قلت أنني أفعل هذا في بيركيلي , وربما تفكرون ياه , بيركيلي , بالطبع تستطيعين عمل ذلك في بيركيلي |
Şu an Berkeley'de, tamamen taze gıdaya geçtik. | TED | الآن في بيركيلي , أصبحنا نتعامل كلياً مع المنتجات الطازجة |
Sen Berkeley'deyken bir Lisa Oberman yoktu. | Open Subtitles | ما كان هناك ليسا ابرمان عندما أنت كنت في بيركيلي |
Berkeley'de neler olduğunu kimsenin bilmesini istememiştir! | Open Subtitles | لا تريد أي شخص للمعرفة الذي حدث في بيركيلي |
Ben bunu yutmadım. Berkeley'de neler olduğunu bilen biri olmalı! | Open Subtitles | أنا لا أشتريه يجب أن يكون هناك شخص ما في بيركيلي الذي يعرف ما حدث |
Berkeley'de teorik fiziğin Sidney Leavitt profesörü Dr. Bernard Wachs. | Open Subtitles | و سيدني ليفيت أستاذ الفيزياء النظرية في بيركيلي الدّكتور بيرنارد واتشس |
Berkeley'de ekstrem sporlar şampiyonasında yarışırken takmışlardı. | Open Subtitles | لقد حصلت عليه في بيركيلي أثناء منافسات ألعاب أكس حقا؟ |
Berkeley'de İngilizce ve senaryo yazarlığı dersleri veriyorum. | Open Subtitles | أُعلّمُ لغةَ خريجِ المستويةِ الإنجليزيةِ وكتابة سينمائية في بيركيلي. |
O sırada Berkeley'de klinik psikoloji üzerine doktoramı yapıyordum. | TED | كنت أدرس الدكتوراه في علم النفس السريري في "بيركيلي." |
Berkeley'deki ifade özgürlüğü hareketine katılmıştı. | Open Subtitles | وهو في عمر الستين كان مشاركًا في حركة الخطابة الحُرّة في "بيركيلي." |
İsviçre'de bir tane, Montana'da bir Unix vericisi Berkeley'de beş yönlendirici. | Open Subtitles | دخول سويسرا , - خمسة راوترات في بيركيلي. |
- Neden Berkeley'desin? | Open Subtitles | لا. أريد أن أعرف لماذا أنت هنا في( بيركيلي)؟ |
Neden burda Berkeley'de olduğunu öğrenmek istiyorum? | Open Subtitles | أريد أن أعرف لماذا أنت هنا في( بيركيلي)؟ |
Berkeley'de tanışmıştık. | Open Subtitles | قابلتها في بيركيلي |
Ben de Berkeley'deki aynı kuyumcuya gidip yeni bir tane yaptırıp, ofise yollattım. | Open Subtitles | (لذا جعلت نفس الصائغ في (بيركيلي يصنع واحد و يرسله للمكتب. |
Demek Berkeley'e gittiniz. | Open Subtitles | -إذًا، كنتما في "بيركيلي"؟ |
Wesley ve ben Berkeley'de birlikte oturduk. | Open Subtitles | (ويزلي) وأنا عشنا سويا في (بيركيلي) |
Berkeley'de eğitim yapmadığını söylüyorum. | Open Subtitles | أقول أنّك لم (تدرس في (بيركيلي |
2.5 dönem Berkeley üniversitesi. | Open Subtitles | فصلان ونصف في "بيركيلي" |
Berkeley'de sosyal hizmet okudum 20'li yaşlarımda kar amacı gütmeden çalıştım fakat çocuklarıma konsantre olabilmek için beklemeye aldım. ki bu harika oldu. | Open Subtitles | (بأنني درست الخدمة الاجتماعية في (بيركيلي وعملت بأعمال غير ربحية أثناء فترة العشرينات من عمري ولكنني أوقفت كل ذلك لأتفرغ لتربية أولادي وقد كان ذلك شيئًا رائعًا |