Lastik satmak için tam 8 saat harcıyorum. | Open Subtitles | وأقوم بإيصال الأطفال ثم أقضي ثمانية ساعات في بيع الإطارات بالتجزئة |
Çalıntı bir kamyonu satmak için yardımımı istedi ama olay adam kaçırma ve saldırıya döndü, ...ve bir suçlu olarak geçmiş tecrübem uzak durma zamanın geldiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد طلبت مساعدتي في بيع الشاحنه ولكن.. ـ تحول ذالك الى خطف وتهمه |
Rönesans Fuarı yarın başlayacak ve biletleri satma konusunda biraz sıkıntı yaşıyorum. | Open Subtitles | نهضة فاير يبداء غداً و أنا أعاني من المشاكل قليلاً في بيع التذاكر |
Öncelikle bir şeylerimi satıp sonra pişman olmak gibi bir geçmişim var 68 model gitarımı hatırlar mısın? | Open Subtitles | حسناً ، أولاً إنني لدي تاريخاً في بيع الأشياء ثم أندم على فقدانها |
Uzman Daniel Prudhomme? | Open Subtitles | المتخصص في بيع المخدرات. |
Şu anda sen de şirketini satmayı düşünüyorsun, öyle değil mi? | TED | أنت تفكر الآن في بيع شركتك، في هذه اللحظة، أليس كذلك؟ |
Bizim market, Yunan yoğurdu, şişelenmiş su bir de bozulmamış et satmaya başlamış. | Open Subtitles | بوديجا بدأت في بيع الزبادي اليوناني والمياه المعبأة في زجاجات واللحوم منتهية الصلاحية |
Manya araba satmakta o kadar başarılı oldu ki kısa zaman sonra uçak satma işine geçti. | TED | مانيا حققت نجاحًا كبيرًا في بيع السيارات لدرجة أنها تحولت إلى بيع الطائرات |
Yumurtalarını satmak konusunda bir sorun olmadığına eminsin değil mi? | Open Subtitles | وأنت متأكدة من أنك مرتاحة في بيع بييضاتك، أليس كذلك؟ |
O adamın sattığı şekilde araba satmak için çok acı çekmek gerekir. | Open Subtitles | هناك كثير من الآلم في بيع السيارات بطريقة هذا الرجل |
Yayımcımın sahibi benim karakterimi asyadaki çocuklara bira satmak için kullanan büyük şeytani bir holding. | Open Subtitles | والذي يستخدم شخصيتي في بيع الجعة للأطفال في آسيا |
FT Web sitesini steroid satmak için kullanıyor. | Open Subtitles | إنه يستخدم الموقع في بيع و شراء المنشطات |
Onu satmak için çaldın, çaldığın diğer tüm saatler gibi ve bu saatleri satman için sana yardım edeni bana söylemen gerekiyor. | Open Subtitles | تمامًا مثل كل الساعات الأخر التي سرقتها، و أحتاج منكَ أن تخبرني من يساعدكَ في بيع هذه الساعات |
İkinci el müzik aletleri satmak için mi? | Open Subtitles | لتكون مساعده في بيع الألآت الموسيقية؟ |
Dr. Liston, Merrick ve Hayes'ı ilaçları karaborsada satmak için kullanıyordu. | Open Subtitles | دكتور (ليستون) كان يستخدم (ميريك) و(هايس) في بيع الدواء بالسوق السوداء |
Noel ağacı satma konusunda Yahudi bir dev için şaşırtıcı bir yeteneğim vardı. | Open Subtitles | بالنسبة لعملاق يهودي كانت لديّ براعة مفاجئة في بيع أشجار الكريسمس |
Evi satma konusunda iyi şanslar dilerim. | Open Subtitles | حظ جيد في بيع هذا المنزل |
Evini satıp yeni bir iş bulmada bol şans. | Open Subtitles | حظاً موفقاً في بيع منزلك والبحث عن عمل آخر |
Geçtiğimizz haftalarda bütün stoğunu satıp gerçekten zengin olmuş olma ihtimalin var mı? | Open Subtitles | ألديك أيَّ فرصة في بيع كل أسهمك وتصبح غني جداً في الأسابيع القليلة الماضية ؟ |
Uzman Daniel Prudhomme? | Open Subtitles | المتخصص في بيع المخدرات. |
Kirâ sözleşmemi uzatıyorum ve Los Angeles'taki evimi de satmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | سأقوم بتمديد إقامتي هنا وأفكر في بيع منزلي في لوس أنجلوس. |
Herşeyi satmaya başladım, saç yağlarından dizel jeneratörlere kadar. | TED | بدأت في بيع كل شيء، من زيت الشعر حتى مولدات الديزل. |
Bıçak satmakta utanılacak bir şey yok, alıklar. | Open Subtitles | ليس هناك عار في بيع السكاكين، أيها الأغبياء |
Pablum'u satmak konusunda oldukça yetenekli görünüyorsun Bir grup gençlik öncesi punka. | Open Subtitles | بدوت ماهرة في بيع الشعارات لمجموعة تافهات على حافة سن المراهقة |