Ailemin hepsi hala orada, fakat Rodrigo Londra'da okuyor Hector da Cenevre'de. | Open Subtitles | عائلتي جميعها لاتزال هناك لكن رودريغو يدرس في لندن وهكتور في جنيف |
Bu görsel Cenevre'de yürütülmekte olan ve bu sisteme ait bir sergiyden alınma. bir sergiye ait. | TED | هذه صورة من معرض المقام حاليا في جنيف مع هذا النوع من النظام. |
Kim derdi ki Cenevre'de nereden baksaniz on bin isviçreli banker vardir. | Open Subtitles | ما هي احتمالات هذا؟ لا بد أن هناك أكثر من 10 آلاف مصرف في جنيف |
1996'daki öldürülme girişiminden sonra, eşi Cenevre'ye yerleşti. | Open Subtitles | لديه 27 تعيش زوجته في جنيف الاغتيالى الذى تلاه كان في 1996 |
Düşünsene, yarın bu zamanlar ilk Sevgililer Günümüz için İsviçre, Cenova'da olacağız. | Open Subtitles | فكري بالأمر هكذا في نفس هذا الوقت غدا سنكون في جنيف في سويسرا لإمضاء أول عيد حب لنا |
Kim derdi ki Cenevre'de nereden baksaniz on bin İsvicreli banker vardir. | Open Subtitles | ما هي احتمالات هذا؟ لا بد أن هناك أكثر من 10 آلاف مصرف في جنيف |
Richter'la aynı virüsü taşıyan hastaları Cenevre'deki özel bir hastaneye götürmek için tıbbi donanımlı bir 727 tutmuş. | Open Subtitles | لنقل ثلاثة مرضى من المفترض معاناة من نفس فيروس كريتشتر إلى المستشفى الخاصّة في جنيف. |
Cenevre'deki adama bulaşan virüsün kaynağının o aygıt olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | نعتقد الأداة مصدر الفيروس الذي أصاب الرجال في جنيف. |
1996'daki öldürülme girişiminden sonra, eşi Cenevre'ye yerleşti. | Open Subtitles | تعيش زوجته في جنيف الاغتيالى الذى تلاه كان في 1996 |
Karım şu an yurtdışında çalışıyor, Cenevre'de, bu yüzden de... | Open Subtitles | في الواقع ،زوجتي تعمل بالخارج في جنيف بهذه اللحظة, اذاَ... |
Cenevre'de ufak bir dükkandan harika bir Comte peyniri aldım. | Open Subtitles | لقد احضرت لك شيء رائع من جبال سويسرا من محل صغير بالمكان في جنيف |
Cenevre'de bir kadın ve çocuk. Kuralları biliyordun. | Open Subtitles | لديك زوجه و إبن في جنيف و أنت تعرف القواعد |
- Anlaşma bu değildi. - Alıcı seninle Cenevre'de... buluşacak ve kapsülü vücudundan çıkaracak. | Open Subtitles | أنا لم أوافق على هذا المشتري سوف يلتقى بك في جنيف |
Bu Cenevre'de, CIA'deki ilk konuşlandırılmamda ortaya çıktı. | Open Subtitles | وقدم هذا في المرة الأولى مع وكالة المخابرات المركزية في جنيف. |
Bu yüzden Cenevre'deki ihlalden sonra sana bir şey olmadı. | Open Subtitles | لذلك، كان هناك لكم شيئا بعد النداء في جنيف. |
Dün akşam Cenevre'deki bir toplantı için gitti. Tanrım! Gerçekten bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لقد رحل الليلة الماضية لإجتماع في جنيف انا لا اعتقد ان هذه فكرة جيدة |
Cenevre'deki OPEC toplantısı sırasında bomba tehlikesi vardı. | Open Subtitles | كان هنالك مخاوف من تفجيرات في لقاء اوبك في جنيف |
Her dakika Cenevre, Basel ve Zürih'teki saatlere ışık hızında bir sinyal göndererek onları senkronize ediyor. | Open Subtitles | كل دقيقة,ترسل اشارة بسرعة الضوء لساعة في جنيف,بازل وزيورخ,تزامنهم |
Cenevre'ye sorun. Cenevre'deki Kızıl Haça sorun. | Open Subtitles | إستشير جنيف إستشر الصليب الأحمر في جنيف |
Cuma Lozan pazar Cenevre, pazartesi Zürich. | Open Subtitles | الأحد في جنيف الإثنين في زيورخ |
Matmazel Plantal sizinle Cenova'da buluşacak. | Open Subtitles | لديك رسالة لي؟ - نعم ، لدي رسالة - آنسة "بلانتارد" ستقابلك ."مباشرة في الفندق في "جنيف |