"في صورة" - Translation from Arabic to Turkish

• fotoğrafındaki
• fotoğrafta
• fotoğrafında
• olumlu bir şekilde

Hiçbir politikacı G-20 aile fotoğrafındaki yerini kaybetmek istemiyor.
ولا يريد أي سياسي أن يخسر مكانه في صورة عائلة قمة الـ 20.

Teyzenizin mezuniyet fotoğrafındaki haline çok benziyor.
حقاً تشبه خالتك في صورة تخرجها من الجامعة

Spencer, eğer A'yı bir fotoğrafta yakaladıysan bu sadece A istediği için olmuştur.
سبنسر لو مسكت أي في صورة هذا لأن أي أراد أن يقبض عليه

Kocasının ve kadının yüzü gibi, aksi takdirde düzeltmemizin tamamen imkansız olacağı yerlerde biz, sadece ikisini bir fotoğrafta birleştirerek tüm fotoğrafı yeniden oluşturabildik.
أجزاء مثل زوجها ووجهها، التي لولاها لكان من المستحيل تماما لحل المشكلة، يمكننا فقط وضعهم معا في صورة جيدة واحدة، ونعيد تشكيل الصورة بأكملها.

Tamamen yabancı bir şekilde sonsuza kadar o Japon çiftin düğün fotoğrafında yer alacağım.
أناغريبةتماماً.. سأبقى في صورة الزفاف الياباني للأبد

Evet, sizin kanıt listenize göre 47 kan örneği alınmış ama olay yeri fotoğrafında, 48. bir örnek var.
نعم ، 47 عينة وفقا لقائمة الأدلة خاصتك وبعد هنا في صورة مشهد الجريمة هناك 48 عينة

Hollywood'da bizi olumlu bir şekilde yansıtan birçok film ve televizyon programı üretilecek.
المزيد من البرامج السينمائية والتلفزيونية التي تخرج من هوليوود تقدمنا في صورة إيجابيّة.

Paparazinin fotoğrafındaki adamı mı kast ediyorsun?
تعطيه موقع شخص ما أتقصدين الشخص الكبير الذي كان في صورة المصور ؟

Kate'in fotoğrafındaki adam.
الرجل الذي في صورة كايت

Gravano'nun fotoğrafındaki poşet.
-ماذا تكون "ن.ف.ب"؟ الحقيبة التي في صورة أسر (جرافانو).

Min-Yung'ın fotoğrafındaki adamı teşhis ettin mi?
هل حددتِ هوية الرجل في صورة (مِن يانغ)؟

Görüntü sınıflandırmasında büyük yol katettik, fakat sınıflandırıcımızı, şöyle bir fotoğrafta aktifleştirirsek ne olur dersiniz?
ولذلك فقد حقننا خطوة مذهلة فى تصنيف الصورة، ولكن ماذا يحدث عندما نشغّل المصنف لدينا في صورة تبدو كهذه؟

Burada Brian'ın çektiği bir fotoğrafta çarmıha gerilmiş gibi duran bir köpekbalığı Baja açıklarında bir ağa yakalanmış.
هنا، في صورة ملتقطها براين، على ما يبدو قرش مصلوب في شبكة قبالة باجا.

Onun o fotoğrafta olduğunu biliyorsun. Bulduğumuz şu kelepçeler de var.
‫أنت تعلم بأنها تظهر في صورة ‫للشرطة، وبأننا وجدنا الٔاصفاد

Alpha Centauri'nin iki ana yıldızını bir uzay fotoğrafında ayırt etmek kolay değil.
من الصعب بما فيه الكفاية الفصل بين نجمي ألفا سنتوري الرئيسيين في صورة فضائية

Birinin ehliyet fotoğrafında bu kadar güzel çıkabileceğini bilmezdim.
جوستين سيمونز. الجيز، لم أكن أعرف شخص ما يمكن أن تبدو على ما يرام في صورة رخصة.

Bu olay yeri fotoğrafında, giysilerinizin kanla kaplı olduğu görünüyor.
في صورة مسرح الجريمة هذا يبدو مظهر ملابسك وكأنه مغطى بالدم

dedi. (Alkışlar) (Gülüşmeler) Sizlere şununla veda edeceğim: Gösterimde klişeleri yıkmaya çalışıyorum, Orta Doğuluları ve Müslümanları olumlu bir şekilde temsil etmeye çalışıyorum ve umarım ki gelecek yıllarda
(تصفيق) (ضحك) سأتركم يا رفاق مع هذا : أحاول ، بعرضي ، كسر القوالب النمطية ، تقديم الشرق أوسطيّين في صورة إيجابيّة -- المسلمين في صورة إيجابيّة -- وآمل أن في السنوات المقبلة ،