Ayrıca bir sürü polisi ateşe vermeden kaçmak dışında bir yol da göremiyorum. | Open Subtitles | ولا يمكنني التفكير في طريقة أخرى للفرار بدون أن أحرق الكثير من الأشخاص |
Müdüre rüşvet vermeye çalıştığım anlaşılmıştı ama ister inanın ister inanmayın hâlâ o ödülü Luke kazansın diye bir yol düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد امُسك بي وانا احاول ان ارشي المدير لكن صدقوا او لا تصدقوا كنت لا ازال احاول ان افكر في طريقة |
- Onunla konuşmanın bir yolunu bulmalıyım. - Ee ne diyeceksin? | Open Subtitles | ـ يجب أن أفكر في طريقة للتحدث معها ـ وتقول ماذا؟ |
Ben de burada oturmuş oğluma, annesinin öldüğünü söylemenin bir yolunu düşünüyordum. | Open Subtitles | أتعلمين، كنت جالساً هنا أفكر في طريقة ما لأخبر إبني بموت أمه |
Onu takip edin, dikkatli olun da yolda bir şeyleri kırmasın. | Open Subtitles | اتبعه، تأكد من أن لا يقوم بكسر أي شيء في طريقة |
Hey bu arada boktan bir şekilde ateşli olan başka kim var biliyormusun? | Open Subtitles | بالمناسبة .. هل تعلم من أيضاً مثيرة لكن في طريقة غبية نوعاً ما؟ |
Karaciğeri daha kötüye gidiyor, fakat yine de Reich'ın düşmanı olan bir bağımlı o. | Open Subtitles | هناك شيء ما خاطئ في طريقة عيشه. لكنه عدو للرايخ |
Ve ben, bunu yapmak için, bizi kuşatan evreni incelemekten daha iyi bir yol düşünemiyorum. | TED | لا أستطيع التفكير في طريقة أفضل للقيام بذلك إلاّ من خلال دراسة الكون من حولنا. |
Yani sonuç olarak, bilgisayarlarla etkileşmek için gerçekten de yeni, temelden farklı bir yol düşünmemiz gerekiyor. | TED | لذلك، ففي الختام، أعتقدُ حقاً أننا بحاجة للتفكير في طريقة جديدة مختلفة جوهرياً وجذرياً للتعامل والتفاعل مع الحواسيب. |
Dolayısıyla bu, her gün ihtiyacımız olan şeyleri aldığımızdan nasıl emin olacağımız konusunda düşünmemiz için bir yol ki böylece büyüyüp gelişebilelim. | TED | وتُعدّ هذه وسيلة نستخدمها للتفكير في طريقة تضمن لنا تلبية احتياجاتنا اليومية حتى ننموا ونزدهر. |
Belki de diğerleri sana yardım edebilecekleri bir yol bulurlar. | Open Subtitles | ربما الأخرون يمكن أن يفكروا في طريقة لمساعدتك |
Yarına kadar bu parayı bulmak için bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | أنا أفكر في طريقة لأحصل فيها على المال غداً |
Yine de anne, bunu açıklamak için garip bir yol seçtin. | Open Subtitles | لكن لديك أسلوب غريب في طريقة وضع الأشياء، يا إمي |
Onun kendisini görmesini nasıl sağlayacağımızın bir yolunu bulmamız gerek. | Open Subtitles | نحن يجب أن نفكر في طريقة لنريها هذا الأمر بنفسها |
Bilemiyorum tatlım, ama bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | لا أعلم ياعزيزتي لكن يجب أن نفكر في طريقة ما |
Eğer bu şansı kaçırırsak, tahmin et kim ellerinde depozito çekleriyle yolda. | Open Subtitles | اذا لم نأخذ هذا .. توقعي من في طريقة إليه مع شيك للعربون |
Eğer bu şansı kaçırırsak, tahmin et kim ellerinde depozito çekleriyle yolda. | Open Subtitles | اذا لم نأخذ هذا .. توقعي من في طريقة إليه مع شيك للعربون |
Kapıdaki adamımız ile birlikte yolda. | Open Subtitles | هو في طريقة إلى رجلنا في الجهة الأمامية. |
İşte bu projenin, bu üç temel problemi daha yeni ve heyecanlı bir şekilde ele aldığını düşünüyorum. | TED | بحيث يعالج المشروع حقا هذه القضايا الثلاث الأساسية في طريقة جديدة ومثيرة، وأعتقد. |
oraya gitmelerine izin veriyorum ve kendi deneyimleri doğrultusunda, kanlı bir şekilde öğrenmelerine yanlış olarak adlandırdıkları bir şeyi nasıl yapmayacaklarına | TED | و أسمح لهم بذالك الخوض في ذلك و، عن طريق تجربتهم الخاصة، يتعلمون في طريقة دون دموية كيف يتجنبون ما يعتبرونه كشيء خاطئ. |
Prakash Merkezi, sağlık hizmeti ile eğitim ve araştırmayı bir şekilde entegre edecek ve kendisini oluşturan parçaların toplamından çok daha büyük ve önemli bir yer olacak. | TED | سيتضمن مركز براكاش الرعاية الصحية التعليم, و البحث في طريقة تجعل الناتج النهائي ككل أفضل بكثير من كل القطع متفرقة. |
İşte Jimmy Stewart askere yazılmaya gidiyor. | Open Subtitles | و يذهب هناك جيمي ستيوارت في طريقة للتسجيل |